Fransa’nın Beauvais kentinde “radikal içerikli vaazlar verildiği” gerekçesiyle 10 Aralık’ta 6 aylığına kapatılması için yasal işlem başlatılan ve bu süreçte kapısına kilit vurulan Bilal Camisi yeniden açıldı.
Caminin yönetiminden sorumlu Sosyokültürel Umut ve Kardeşlik Derneğinin (ASCEF), sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, caminin dün öğle namazıyla açıldığı bildirildi.
Açıklamada, Müslüman cemaatin camiye gelip ibadetlerini ifa etmelerinde sakıncalı bir durum bulunmadığı ifade edildi.
France 3 Regions’un, caminin bulunduğu Oise bölgesi valiliğine dayandırdığı haberde, henüz tam karara varılmadığı için caminin faaliyet göstermesinde hukuken bir sakınca görülmediği aktarıldı.
Haberde, caminin kapanma sürecine ilişkin dosyanın tamamlanmadığı, incelenme aşamasında olduğu ve derneğin bu yüzden camiyi yeniden faaliyete açtığı bilgisi paylaşıldı.
“Radikal içerikli vaaz verdiği” ileri sürülen imam ise yasal süreç tamamlanana kadar camide görev yapmayacak.
Fransa’da İslami hükümler aşırıcılık olarak varsayılıyor
Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, 14 Aralık’ta yaptığı açıklamada, Beauvais’deki Bilal Camisi’nde “radikal içerikli vaazlar” verildiği, “Hristiyanlara, eşcinsellere ve Yahudilere” karşı mücadele edildiği gerekçesiyle kapatılması için yasal süreç başlatıldığını bildirmişti.
Darmanin, kararın “aşırıcılık yasası” olarak bilinen “Cumhuriyet Değerlerine Saygıyı Güçlendiren Prensipler” yasası kapsamında alındığını belirtmişti.
Caminin avukatı Samim Bolaky ise karara tepki göstererek “İmamın, kendisine sorulan soruya cevaben mensup olduğu dinin hükümlerini paylaştığını, vaazlarının içeriğinin aşırıcılık olarak nitelendirilmeyeceğini aktarmıştı.
Bolaky, caminin kapatılması girişimiyle Beauvais’deki Müslüman toplumunun cezalandırılmak istendiğini ifade etmişti.
Fransa’da 99 camide yapılan denetimler sonucunda 21’i kapatılmış, 6’sı hakkında da kapatılması için yasal süreç başlatılmıştı.
Fransa, Müslümanları hedef aldığı ve ötekileştirdiği gerekçesiyle Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası toplum ile sivil toplum kuruluşları ve insan hakları örgütlerince eleştiriliyor.