Avrupa’da farklı medya kuruluşları ve çoğunluğu aşırı sağcılardan oluşan politikacıların kullandığı İslam karşıtı dil, Müslümanlara yönelik ırkçı ve ayrımcı ifadelerin normalleşmesine yol açtı.
Avrupa’da İslam karşıtlığı üzerine çalışmalar yapan Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı ve Georgetown Üniversitesinden Profesör Farid Hafez’in hazırladığı “Avrupa İslam Düşmanlığı Raporu 2020”, Avusturya’daki Leopold Weiss Enstitüsünce kamuoyuyla paylaşıldı.
Çeşitli ülkelerden 37 akademisyenin katkıda bulunduğu ve 31 ülkenin incelemesini içeren raporda, Avrupa’da İslam karşıtlığının 2020’de nasıl seyrettiği ele alındı.
Raporda, çeşitli Avrupa ülkelerindeki üst düzey siyasilerin İslam karşıtı açıklamalarının yanı sıra gazeteler ile internet sitelerindeki Müslümanlara yönelik ırkçı ve nefret söylemi içeren manşetlerden örneklere yer verildi.
Avrupalı siyasiler, Müslümanların kutsallarına saldırgan ifadeler kullandı
Arnavutluk’ta bir sol partinin eski üyesi milletvekili Ralf Gjoni, geçen yıl ülke nüfusunun azalmasıyla ilgili yaptığı konuşmada, tesettürlü kadınları hedef göstererek, “İnsanların ülkeden gidişi, Arnavutluk’ta sadece yaşlıların, suçluların çocuklarının ve tesettürlü kadınların kalacağı gerçeğini ortaya çıkaracak” ifadesini kullandı.
Avusturya’da aşırı sağcı Avusturya Halk Partisi’nin (FPÖ) eski Başkanı Norbert Hofer, bir parti toplantısında, “Korona tehlikeli değil. Kur’an çok daha tehlikeli” açıklamasında bulundu.
FPÖ üyesi siyasetçi Harald Vilimsky de “Muhammed’in olmadığı bir Viyana” çağrısında bulundu.
Fransız Bakan, okul gezilerinde annelere başörtüsü yasağını savundu
Fransa Eğitim Bakanı, annelerin okul gezilerinde başörtüsü takmalarına izin verilmemesini savundu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmaul Macron da 2020’de “İslamcı ayrılıkçı” fikirlerle mücadeleye ilişkin hazırlanan yasa tasarısıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Fransa’da, cumhuriyetin ortağı olması için İslam’ın yapılandırılması gerekiyor” dedi.
“Ayrılıkçı” fikirleri savunan bir ideolojinin sorunlu olduğunu, bu kişilerin kendi yasalarını Fransa’nın yasalarından üstün gördüğünü savunan Macron, “İslam, dünyanın her yerinde kriz yaşıyor” iddiasında bulundu.
Yunan milletvekili, peçe ve burkanın “güvenlik sorunu” olduğunu öne sürdü
Yunanistan’da iktidardaki Yeni Demokrasi Partisi’nin Milletvekili Konstandinos Bogdanos, başkent Atina başta olmak üzere ülkede burka ve peçe takan Müslüman kadın imajının “çok endişe verici” olduğu yorumunda bulunarak, burka ve peçenin “güvenlik sorunu” ve kadın hakları ihlali olduğunu iddia etti.
Müslümanlar antisemitizmi yayıyor iddiası
İtalya’da aşırı sağcı Lig Partisi’nin lideri Matteo Salvini, Avrupa’da antisemitizmin yayılmasının aynı zamanda İslamcı aşırılık ve fanatiklerin artmasından da kaynaklandığını savunarak, Müslüman ülkelerden gelen göçmenlerin İtalya’da da antisemitizmin yayılmasına katkıda bulunduğunu kaydetti.
Polonya’da Adalet Bakanı Zbigniew Ziobro, İslam’ın Polonya kültürüne yabancı olduğunu belirterek, Polonya’nın kendisini buna karşı savunması gerektiği açıklamasında bulundu.
İspanya aşırı sağcı Vox Partisi’nin lideri Santiago Abascal, İslam’ın tehlike haline geldiğini fark ettiğini iddia ederek, yine İslam’a ve Müslümanlara yönelik ağır ithamlarda bulundu.
Medya, Müslüman kadınları hedef aldı
Avusturya’daki Die Presse gazetesinden Gudula Walterskirchen, Ocak 2020’de yazdığı bir yazıda, başörtüsü yasağını savunurken, Der Standard’dan Eric Frey de çoğu durumda Müslüman kızların başörtüsünü kendi tercihlerine göre değil ebeveynlerinin, akranlarının ve özellikle Müslüman erkeklerin baskısı altında giymeyi tercih ettiğini iddia etti.
Medyada, camiler “radikal İslam merkezleri” olarak lanse edildi
Macaristan’da COVID-19 salgınının sürdüğü 31 Mart 2020’de popüler bir site olan Origo’da, “Virüse inanmıyoruz, Allah’a inanıyoruz. Dua eden kalabalıklar enfeksiyonu yayabilir” başlıklı yazıya yer verildi.
Estonya’nın aşırı sağcı eski İçişleri Bakanı Mart Helme ise bir makalesinde, ülkesinde sözde “radikal İslam’ın merkezleri haline gelecek camiler” inşa edilmesi için güçlü baskı olduğu yorumunda bulundu.
Almanya’daki Bild Gazetesi de Hanau kentinde 19 Şubat 2020’de 9 kişinin ölümüne neden olan ırkçı terör saldırısının hemen ardından yaptığı haberde, olayların “suç mahallinde” gerçekleştiğini yazdı ve olayın meydana geldiği kafenin işletmecisini üstünlük sağlamak için hemen ateş etmeye çalışan “suçlu” olarak tasvir etti.
Karadağ’da Ekim 2020’de bir internet sitesinde, “Aliya İzzetbegoviç, Sırp topraklarında İslam devleti kurmak isteyen bir suçlu” başlıklı yazıya yer verildi.
Hollanda’da S.P.E.A.K. tarafından yayımlanan bir rapor, Hollanda Ulusal Haber Ajansı (ANP) fotoğraf veri tabanında, Müslümanların temsiline ilişkin yer alan fotoğrafların, “Müslümanlar hakkında monoton bir izlenim” verdiği sonucuna vardı.
Fotoğrafların çoğunda, topluma aktif olarak katılmadığı imajı yansıtılan başörtülü kadınlara yer verildi.
Gazetelerde çok sayıda yanıltıcı manşete yer verildi
Slovenya’da gazeteci, yayıncı ve gezgin Gregor Preac, yaptığı açıklamada, İslamofobik açıklamalarının dozunu artırarak, Müslümanların yüzde 90’ının bir Fransız öğretmenin kafasının kesilmesini desteklediğini iddia etti.
Preac, İslam’ı şiddet, terör ve nefretle bağdaştıran ifadeler kullanmaktan da çekinmedi.
İsviçre’nin ulusal yayın yapan tek ve en büyük gazetesi Blick ise “İslamcı kamp” olarak nitelediği, çocuklara yönelik kış kampı hakkında “Türkiye’nin İsviçreli çocukların beynini yıkadığı”nı iddia ettiği bir makale yayımladı.