Kıbrıs İlim Üniversitesi (KİÜ), Turizm Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Tuğrul Günay yazdı: Yeşil pazarlama stratejileri turizm işletmelerinde büyük öneme sahiptir. Eğitim seviyesinin artmasıyla çevre sorunlarına duyarlı olmayan turizm işletmeleri uzun vadede varlıklarını devam ettiremeyeceklerini anlamıştır. İşletmeler pazarlama stratejilerinde değişikliğe giderek sektörde farklı bir konumlandırmaya sahiptirler.
Dünyada çevre dostu uygulamalara verilen önem giderek artmaktadır. Bilinçlenen tüketicilerle beraber doğal kaynakların korunması ve çevreye verilen zararın azaltılması sağlanabilir. Günümüzde nüfus artışıyla beraber kentleşme, sanayileşme, küresel ısınma problemi, çevre kirliliği gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu çevre sorunları insanoğlunun geleceğini tehdit eden boyutlara ulaşmaktadır. Ulusal ve uluslararası birçok devlet, sivil toplum kuruluşları ve dernekler bu sorunlarla baş etmek için çözüm yolları aramakta ve işbirliği yapmaktadır. Uluslararası turizmde ulaşımın “% 53’ünün havayolu, % 39’unun karayolu, % 8’inin ise demiryolu veya denizyolu ile yapılmaktadır. Günümüzde; araştırmalar dünyanın karbondioksit emisyonları, sera gazı ve küresel iklim değişikliğinde oldukça fazla olumsuz etki sağlayan yolcu uçaklarının çevre üzerinde en fazla olumsuz etkiyi sağladıklarını ortaya koymaktadır” Turizm, insanların hayat sürdükleri ve iş yaptıkları yerler haricindeki bölgelere geçici süreli seyahatlerini, buralarda barındıkları süreçte yaptıkları etkinlikleri ve bireylerin ihtiyaçlarını gidermek amacıyla oluşturulan imkânları kapsar.
Bu nedenle barınma, turizmin temel etmenlerindendir. Bazı firmaların çevreye etkileri son derece fazladır. Isınma, soğutma, aydınlatma, yemek pişirme, temizlik, banyo, yüzme, golf alanları vb. yeşil alanların sulanması gibi gereksinimlere bakıldığında dünyadaki tüm otelleri kullanan ziyaretçilerin günlük kaynak tüketimleri oldukça fazladır. Bazı zamanlarda konaklama işletmeleri, makro ve mikro düzeydeki çevresel etkilerin daha hassas yaşandığı ekosistemler, tarihi alanlar gibi yerlerde planlanmaktadırlar. Araştırmalar, “bir turistin enerji tüketiminin % 90’ının destinasyon kaynaklarından sağlandığını göstermektedir. Yine bir araştırmaya göre; bir otelde iki hafta tatil yapan bir turist, 100 kg’dan fazla fosil yakıt tüketmektedir” (Mastny, 2001:57). Öteki taraftan çevreye etki edebilecek her tesis gibi, konaklama tesisleri de iyi bir şekilde planlanır ve idare edilirse çevresel bozulmaya yol açan olumsuzluklarla anılmazlar. Bu açıdan konaklama işletmelerinde yeşil pazarlamanın gerçekleştirilebilmesi için göz önünde bulundurulması gerekli etmenler; “su ve enerji kullanımı, geri dönüşüm, atık yönetimi ve hassas doğa” başlıkları altında toplanmaktadır (Cooper vd., 2008: 39). Kaynakların aşırı kullanımı ve kıt kaynaklar için rekabet etme durumu turizmin sürdürülebilirliği konusunda tehdit yaratmaktadır.
Turizm işletmeleri finansal destek sağlanarak çevreye duyarlı binalar inşa etmeleri ve bu konuda gerekli teknik bilgi sağlanmalıdır. Turizm sadece ekonomik kazanç elde etmek için değil, sürdürülebilir çevre bilinci ile ele alınmalıdır. Bu bilinç olmadığı sürece kısa vadede kazanç olarak görülen etki ileride daha büyük sorunlara yol açacaktır. Bu konuda yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşların, halkın, yatırımcıların, otel yöneticilerinin ve çalışanların ortak çalımalar yapmaları yararlarına olacaktır. Turistlerin çevre konusunda bilinçlendirilmeleri sağlanmalı yeşil otelcilik sertifikası olan otellere yönelmeleri sağlanmalıdır. Günlük yaşantımızda şirketlerin çevreye olan bilinçleri artmakta sadece turizm işletmeleri değil Toyota, Siemens, Johnson& Johnson, Honda, Dell, Cisco, Panasonic, Hyundai, BMW, Apple, Nike, Sony, IBM, Ford, Starbucks, Coca- Cola, Vodafone gibi üretici firmalarda çevre gelişmesine yönelik reklam ve tanıtım çalışmaları yapmaktadırlar. Böyle çevreci ürünler ihtiyacımız olan her ürün kategorisinde karşımıza çıkmaktadır. Tüketiciler, çevre kirliliği ve küresel ısınma gibi çevresel sorunlara duyarlı olmaları nedeniyle, satın aldıkları ürünlerin fiyat ve kalite özelliklerinin yanında çevre dostu olup olmadıklarını da değerlendirmeye başlamışlardır. Turizm ve çevre iç içe olarak varlığını sürdürmektedir. İşletmeler özgün ve güç çevre stratejileri geliştirdikleri takdirde lider durumuna geçeceklerini unutmamalıdır.