Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) ve GAÜ Okullar Grubu Franchise Koordinatörü, Eğitim Uzmanı Binnur Kırmızı bir açıklama yaparak “Çocuklarımıza neyi kazandıracağımız bizlerin belirleyeceği sağlıklı politikalarla gerçekleşmektedir” dedi.
Eğitim Uzmanı Binnur Kırmızı çocuklarla ilgili yaptığı açıklamada şöyle konuştu;
Kendi Başına Büyüyen Çocuklar…
Covid-19 ile 2020 hayatımıza girdiği andan itibaren Yeni Dünyamızın hızlı temellerini atma çalışmalarına en sessiz ve hızlı şekilde uyum sağlayan, yaşadıkları eksiklikler geriye dönüşü olmayacak kadar büyük olsa da bu uyum sayesinde bir çok konuda ister istemez olgunlaşan çocuklarımız.
İki buçuk yıldır bu yeni beklenmedik gelişmeler o kadar çok şey öğretti ki onlara, kaybettiklerini her zaman dile getirirken bunları göz ardı etmek olmaz diye düşünüyorum. Bunları dile getirmeden önce neyi nasıl öğretmek zorunda kaldığımızı ve “ideal olarak nasıl olmalıydı? Sorusunu aklınıza getirerek okumanızı rica ederim.
- Her daim anne babasının biriciği olan çocuklar; anne-babalarının hayatta kalabilmek, sağlıklı olabilmek ve aileyi ayakta tutabilmek için vermiş olduğu mücadeleye sessizce ve mecburen saygı duyarak evde yalnız kalmayı öğrendi.
- Her sabah önüne konan tostunu kendi yapmayı, öğlen yemesi için dolaba konan yemeği ısıtmayı hatta zaman zaman kendi pişirmeyi öğrendi.
- Evde yalnız kalmak onu ürkütse de bunu sindire sindire yapabileceğini ve sabırla akşamı beklemeyi öğrendi.
- Ölümü öğrendi. Eskiden ölümleri çocuklara bu kadar yansıtmazdık. Alıştıra alıştıra söylerdik. Şimdi çocuk arkadaşını kaybetmeyi öğrendi. Annesini, babasını, dedesini, ninesini, dayısını, halasını, teyzesini amcasını ardı ardına kaybetmeyi ve bunun yaşamın bir parçası olduğunu öğrendi. Ve hiç tepki vermedi sakinliğini, üzüntüsünü belki sessizce içine gömerek zamanla kabullenmeyi ve hayata devam etmeyi öğrendi.
- Bir kişinin sorumsuzluğunun herkesi nasıl etkilediğini öğrendi. Sorumluluk sahibi olmayı öğrendi.
- Artık her evde o kadar çok sesli hesap yapılıyordu ki tasarruflu olmayı, hesap yapmayı, hayat pahalılığı diye bir şey olduğunu ve ailesinin mutluluğunun buna bağlı olduğunu öğrendi. Bununla birlikte mantığını kullanıp nasıl çok para kazanılır diyerek araştırma yapmayı öğrendi.
- Yüz yüze eğitimin azalmasıyla, evde de daha fazla kalan çocuk teknolojiyle arkadaş oldu. Onunla birlikte kendi arkadaşlarını buldu. Kendine yeni bir sosyal ortam kurdu ve orda motive oldu.
- Bir gün yüz yüze dedik okula koştu, hadi şimdi online dedik.. hiç sesini çıkarmadı ne denirse uydu çocuk.
- Etrafında anlaşılmayan konuşmaları duyup, endişe ve kaygı dolu insanları görüp soru sormayı öğrendi. Bazen cevabını alamasa da sormaktan vazgeçmedi.
- Ne yaşanırsa yaşansın biz yetişkinlerden daha olağan daha olgunlukla karşıladı, bizim kadar eleştirmedi.
Biz kayıp yılları dedik ama ne kaybettiklerini bizler bileceğiz, onlara göre kayıp yok. Çünkü onlara ne verdiysek aldılar, uydular, anlayışla karşıladılar. Sorgulamadan verilene razı olup yollarına devam ettiler. Kısaca söylemek istediğim; çocuklarımıza neyi nasıl kazandıracağımız bizlerin belirleyeceği sağlıklı politikalarla gerçekleşmektedir.
Ümit ediyorum ki yaşanan yetersizliklerin, düzensizliklerin, eşitsizliklerin içerisinde hangi yaşta olursa olsun, olgunlukla kendi başına büyüyen çocuklarımız için hem eğitim, hem ekonomi, hem de sosyal yaşam alanlarında; biz yetişkinler onlara bakıp bu olgunluktan nasibimizi alır ve gerçekten onların refahı ve sağlığı için yeni düzenlemeler yapabilir, zaten her koşulda mutlu olmayı bilen çocuklarımızı ödüllendirebiliriz. Bütün planlarımızı yaparken hem şimdi hem de gelecekte onları düşünerek yapabiliriz.
Onlar bizim geleceğimiz değil, gelecek onların..