Osmanlı’nın Güney Afrika’daki son Başkonsolosu Mehmet Remzi Bey’in 2011’de FETÖ tarafından örgüte bağlı bir camiye nakledilen cenazesi, 11 yıl aradan sonra asıl mezarına geri geldi.
Ailesi ve Türkiye’nin 4 yıllık hukuk mücadelesinin ardından Mehmet Remzi Bey’in cenazesi 18 Ocak’ta Johannesburg’deki ilk mezar yerine defnedilmesi için çalışma başlatıldı.
Hakkında sınırlı bilgi sahibi olunan Osmanlı diplomatının trajik yaşam öyküsünü Mehmet Remzi Bey’in torunu Mignon Juliette Gatcke anlattı.
Türkiye’nin Pretorya Büyükelçisi Ayşegül Kandaş ve “mezar yeri davasının” avukatı Ismael Ayub, Mehmet Remzi Bey’in hayatını, ailesinin akıbetini, dava süreci boyunca araştırdı.
Mezar davası süreci
Avukat Ayub, 4 yıl önce üstlendiği Mehmet Remzi Bey’in mezar yeri davasında, Türk Büyükelçiliği’nin de desteğiyle kapsamlı araştırmalar yürüttüklerini vurguladı.
Bu araştırmalar neticesinde FETÖ üyelerinin mezarı kendi camilerine taşımak için sahte evraklar düzenleyerek Güney Afrika makamlarını yanılttığına değinen Ayub, “Türk vatandaşı iki kişiyi bu sahte evraklarla Mehmet Remzi Bey’in torunuymuş gibi gösterip mezarın taşınma iznini almışlar” dedi.
Ayub, Büyükelçiliğin yardımıyla Mehmet Remzi Bey’in torunları olduğu iddia edilen iki kişiye ulaştıklarında, bu kişilerin durumdan habersiz olduklarını ve imzalarının da evraklardakilerle uyuşmadığını tespit ettiklerini anlattı.
Mehmet Remiz Bey’in Güney Afrika’nın East London kentinde yaşayan ve mezar naklinden habersiz olan gerçek torunları Helene ve Mignon’a ulaştıklarını dile getiren Ayub, burada gerçek torunlarından Mehmet Remzi Bey’e ait yüzlerce doküman kopyasını elde ettiğini söyledi.
Ayub, bu belgeler ve şahitlerin ifadeleri sayesinde mahkemeye bu mezar taşınma olayının hukuk dışı olduğunu ispatladıklarını anlattı:
“Bütün bunlar zaman alan zor bir süreçti ama davayı kazandık. Nihayetinde Johannesburg Yüksek Mahkemesi, cenazenin eski yerine taşınmasına hükmetti.”
“Büyükbabam nihayetinde huzur içinde uyuyabilecek”
Gatcke, büyükbabasının Mehmet Remzi Bey isminde bir Türk diplomatı olduğunu 10 yaşındayken babaannesi Helene Hanım’dan öğrendiğini vurgulayarak “Babam, babası hakkında pek bir şey anlatmamıştı. Zaten babası öldüğünde küçük yaşta bir çocukmuş” dedi.
Helene Hanım’ın eşinin cenazesini İstanbul’a taşıma çabalarının savaş şartlarında sonuçsuz kaldığına değinen Gatcke, ailenin sonrasında Mehmet Remzi Bey’den kalan bazı eşyalarla birlikte Cape Town’a taşındığını söyledi.
Gatcke, büyükannesinin büyük babası hakkındaki hikayeleri çoğunlukla “en sevgili torun” olan ablasına anlattığına değinerek “Ablam Helene’de bu konuda araştırmalar yapmıştı ama maalesef kendisi alzheimer yakalandı” diyor.
Büyükbabası Mehmet Remzi Bey’in mezarına kavuşmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Gatcke, “Büyükbabam nihayetinde huzur içinde uyuyabilecek” diye konuştu.
Türkiye-Güney Afrika ilişkilerinde dönüm noktası
Türkiye’nin Pretorya Büyükelçisi Kandaş’da 1869’da İstanbul’da doğan Mehmet Remzi Bey’in Kerç, Batum, Tahran, Tiflis ve Sofya’da çeşitli diplomatik görevlerde bulunduğunu, deneyimli bir hariciyeci olduğunu ve 1914’te Osmanlı’nın Johannesburg Başkonsolosu olarak atandığına işaret etti.
Aynı yıl patlak veren 1. Dünya Savaşı sırasında Güney Afrika’ya hakim olan sömürge güçleri tarafından hapse atıldığını ve 1916 yılında hayatını kaybettikten sonra bölge Müslümanları tarafından Braamfontein’daki şimdiki mezar yerine defnedildiğini söyledi.
Büyükelçilik olarak Mehmet Remzi Bey’in hayatı ve ölümü hakkında daha fazla detaya ulaşmak ve hem Türk halkına hem de Güney Afrikalılara anlatmak için çeşitli konferanslar ve etkinlikler düzenlemeyi planladıklarını açıklayan Kandaş, “Ayrıca Mehmet Remzi Bey’in şanına yakışacak bir mezar yeri, ufak bir anıt mezar yaptırmayı düşünüyoruz” dedi.
Kandaş, Mehmet Remzi Bey’in FETÖ mensuplarınca 2011 yılında sahte evraklar düzenlenerek örgüte bağlı bir caminin avlusuna nakledilen mezarının, eski yerine 4 yıllık bir hukuk mücadelesinin ardından kavuşturulduğunu anlattı:
“Mezar yerinin taşınması Türkiye-Güney Afrika ilişkileri için bir dönüm noktasıdır. Güney Afrika makamlarına hukukun üstünlüğünü korudukları ve her türlü işlemde kolaylık gösterdikleri için teşekkür ediyoruz.”