23 Ocak seçimlerinde bütün anket firmalarının, benim de içinde bulunduğum bütün çevrelerin üçüncü, hatta ikinciliği zorlayacak dediği Yeniden Doğuş Partisi bu duruma nasıl gelerek kendini tekrar etme durumunda kaldı. Genel Başkan’ından İl, İlçe Başkanlarına kadar herkes kendini sorgulayarak bu duruma nasıl düştüklerinin gerçek bir analizini yapmalıdır.
Kırsal kesimi oy deposu olarak görmenin yanında merkezi esas alan bir politika geliştirmeleri gerekir. Kırsal kesim insanının oyunu “ekonomik nedenlerle” ekonomisi güçlü partiler satın alabilirken, şehir merkezlerinde bu durum kolay kolay yaşanmaz.
Oy deposu denilen yerlerde neden bu kadar az oy çıktığının hesabı bütün İl ve İlçe Başkanlarından sorulmalı, gerekirse hepsi değiştirilmelidir.
Başkanın ön görüsüne karşı çıkarak aday seçiminin yönetim kurulunca değil de, üyeler tarafından yapılmasının sakıncalı olduğu ortaya çıkmıştır. Üyeler kendi seçtikleri adaya bile oy vermemiştir. Bu durum tekrar etmemelidir.
Aday tanıtım toplantıları bundan böyle üyelerin topluca bulunduğu ve kolaylıkla ulaşabileceği kırsal yerlerde yapılmalı, büyük gösteriler için harcanan para başka alanlarda kullanılmalıdır.
Genel Başkan Prof. Dr. Erhan Arıklı, rakip partilere koz olacak konuşmalardan kaçınmalı, hiçbir partili veya vatandaş ile bire bir Polemik yaratacak tartışmalara girmemelidir. Arıklı, bu seçimde özellikle UBP ve CTP gibi iki büyük partinin bütün planlarını kendisini meclise sokmamak üzerine kurguladıklarını ve kendisini Polemik yaratan biri olarak toplum nezdinde uzlaşmacı, hırçın biri olduğu şeklinde bir algı yaratmaya çalıştıkların unutmamalıdır.
Yeniden Doğuş Partisi Halkın umudu olmaya devam etmeli, yalnız bir kesimin değil tüm toplumun partisi olduğunu göstermeli bu yönde sıkı çalışmalar yapmalıdır. YDP. Sadece kırsal kesimin sorunlarının çözümüne değil, tüm Kıbrıs halkının sorunlarının çözümüne sahip çıkmalıdır.
TEBESSÜM: SULTANIN İMAMI.
Sultan sarayın baş İmamını çağır: “Bugün haremime 11 yaşında bir cariye intisap etmiştir, kendisiyle birlikte olmam caiz midir?” diye sordu. “Sultanım, efendimizin eşlerinin en küçüğü 12 yaşındaydı çünkü ayız olmayan kız çocuğuyla izdivaç caiz değildir” dedi.
Sultan sesini çıkarmadı, sağ elinin işaret parmağını boğazına götürüp enlemesine sürttü. Huzurda bulunan Vezir-i Azam, mesajı almıştı. Bir süre sonra Sarayın Baş İmam Yardımcısı geldi huzura. Aynı şey ona da söylendi. Ondan da Baş İmamın verdiği cevabın aynısı alınınca, Sultan yine baktı Vezir-i Azam’a. Ve yine az önceki boğaz kesme işaretini yaptı. Saray’ın en genç imamı çağrıldı bu defa huzura. Genç İmam, Baş İmam ve yardımcısının başına gelenleri öğrenmişti.
Sultan sordu:
“Bugün haremime 11 yaşında bir cariye intisap etmiştir, kendisiyle birlikte olmam caiz midir?” Genç İmam göbeğinin üzerine kavuşturduğu ellerini çözdü. Sağ elinin parmak uçlarını birleştirip dudaklarına götürdü. “Tam ağzınıza layık Sultan’ın, tam ağzınıza layık ve dinen hiçbir mahzuru yok.” Dedi.
Sultan, kuşağının altına attığı elini bir kese altınla çıkarıp genç İmam’a fırlattı. “Sen tam da benim şeyime göre imamsın, var olasın” dedi.
AYIZ OLMA HALİ. KADINLARIN ADET GÖRMELERİDİR.