23 Ocak günü yapılan seçimlerde seçime katılım oranları diğer seçimlere göre çok gerilerde kaldı. İnsanlar sistemin sorunlarının, bugünkü partilerle çözülemeyeceğini görerek seçime giderek oy kullanmaktan imtina etmiştir.
Seçimi hangi parti kazanırsa kazansın, kararı Türkiye verecek ve seçilip, hükümeti kuran iktidar Türkiye’nin sözünden çıkmayacaktır. 1974 tarihinden bu yana Kıbrıs yönetiminde hep sağ iktidarlar başrol oynamış ve çoğunlukla da ülkeyi sağ kesim yönetmiştir.
Seçimlerde oy dağılımı şu şekilde gerçekleşmiştir. Kullanılan oyların 11.599’u geçersiz sayılmıştır. Buna göre oy oranı daha da düşerek %52 civarında seyretmiştir.
Ulusal Birlik Partisi (UBP)%39.54, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP)%32.04, Demokrat Parti (DP)%7.41, Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) 1.54, Bağımsızlık Yolu (BY)%1.96, Yeniden Doğuş Partisi (YDP)%6.39, Halkın Partisi (HP)%6.68, Toplumcu Demokrasi Partisi(TDP)%4.42. oy almıştır. Seçim barajı %5 olduğu için Kıbrıs Cumhuriyet Meclisine 5 Parti girmiştir.
50 üyeli mecliste 24 sandalye kazanan Ulusal Birlik Partisinin tek başın iktidar olması mümkün değildir, bu durumda YDP, HP, DP ortaklığında dörtlü koalisyon hükümeti kurulacak veya bu üç partiden birisi dışarıda bırakılarak, üçlü koalisyon hükümeti kurulacaktır.
Kıbrıs halkının çoğunluğu sol görüştedir, Mehmet Ali Talat ve Mustafa Akıncı’nın seçimlerde aldığı yüksek oy, halkın sıkıntılarına çare olmamış ve halkın bu kesimden uzaklaşmasına neden olmuş ve sol kesimin başarısızlığı, halkı seçimden soğuttuğu gibi siyasilere olan inançlarını da zayıflatarak halkın sandığa gitme heyecanını yitirmesine neden olmuştur.
UBP. Kuracağı koalisyon hükümetine Yeniden Doğuş Partisini mutlaka almalı ve önceki dönem Arıklı’nın bitirmesine yardımcı olmadıkları önergelerin tamamlanmasına katkı sağlayarak kendilerini de bir nebze affettirmelidirler.
TEBESSÜM: SINIF YEMEĞİ.
15 sınıf arkadaşı 50 yıl sonra bir öğle yemeğinde, kentin en lüks otelinde buluşmuşlar. VİP salonunda yenilen harika yemekler ve içilen şaraplar sonunda, iş hesap ödemeye gelince müthiş bir “Hesabı ben ödeyeceğim savaşı” başlamış.
Otel müdürü bu sahneyi görünce, 50 yıl sonra bile, gelen bu yüksek hesaba rağmen, insanların aralarında sönmeyen arkadaşlık duyguları onu çok duygulandırmış.
Gruptakilerden biri “Minik bir yarış düzenleyelim o zaman” demiş, “otelin etrafında bir tur atalım, resepsiyona kim önce gelirse hesap onun. Tamam mı? Anlaştık mı?”
Müdür artık iyice hassaslaşmış “O zaman BAŞLA düdüğünü ben çalacağım” demiş gözleri nemlenerek, “Kim önce gelirse hesabı o ödeyecek.”
BU GÜN 3. GÜN, BİZİM MÜDÜR ELİNDE DÜDÜK, HALA OTELİN ÖNÜNDE BEKLEMEKTE.