İngiliz hükümetinin, ülkenin “COVID-19’la yaşam” planını açıklanmasının ardından, salgınla mücadelede yasal kısıtlamalardan “kişisel sorumluluk” sürecine geçildi.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın, 21 Şubat’ta COVID-19 testi pozitif çıkan kişilerin kendilerini tecrit etmesine yönelik yasal zorunluluğun kaldırılacağını duyurmasıyla ülkedeki tüm COVID-19 kısıtlamaları sona erdi.
Diğer yandan, yasal zorunluluk ortadan kalkmasına rağmen COVID-19 testi pozitif çıkan yetişkinler ve çocukların evde kalmaları ve diğer kişilerle temastan kaçınmaları “tavsiye” olarak kalmaya devam edecek.
Johnson, insanların bu virüsle yaşamayı öğrenmesi ve özgürlükler kısıtlanmadan herkesin kendisini ve çevresindekileri korumaya devam etmesi gerektiğini söyledi.
COVID-19 aşıları ve testlerinin ekonomiye maliyeti çok yüksek
Ülkede 1 Nisan itibarıyla halka ücretsiz dağıtılan hızlı antijen testlerine de son verilecek ancak en yaşlı ve savunmasız gruptakiler testleri ücretsiz temin edebilecek.
COVID-19 aşıları ve testlerinin ekonomiye maliyetinin çok yüksek olduğunu vurgulayan Başbakan Johnson, bu maliyetin “İçişleri Bakanlığının bütçesinden bile daha fazla” olduğuna dikkati çekti. Johnson, COVID-19 testlerinin ekonomiye 15,7 milyar sterline mal olduğunu kaydetti.
COVID-19 ölümlerinin yüzde 80’i salgının ilk 12 ayında yaşandı
İngiltere, 180 bini aşkın ölümle “Avrupa’da COVID-19 kaynaklı en çok ölümün görüldüğü ülke” konumunda bulunuyor.
Ülkede görülen COVID-19 ölümlerinin yaklaşık yüzde 80’i salgının ilk 12 ayında yaşandı.
Aşılama programı ve toplumun virüse karşı bağışıklığının artmasıyla, zamanla COVID-19 kaynaklı can kaybı ve hastaneye yatış sayılarında düşüş görüldü.
Aşılama programına 8 Aralık 2020’de başlayan İngiltere’de, 12 yaş ve üzeri kişilerin yüzde 91,4’ü ilk doz aşıyı, yüzde 85’i ikinci doz aşıyı ve yüzde 66,2’si ise güçlendirici dozu aldı.