2022 yılının başına kadar nükleer silah sahibi 9 ülkenin stoklarındaki nükleer silah başlığı sayısı 12 bin 705’e ulaştı.
Nükleer Silahların Yasaklanması Takibi ve Uluslararası Nükleer Silahları Kaldırma Girişiminin (ICAN) yayımladığı raporda, nükleer silah üretimi ve depolanmasına ilişkin güncel küresel veriler paylaşıldı.
Rapora göre, 2022’nin başına kadar nükleer silah sahibi 9 ülkenin stoklarındaki nükleer silah başlığı sayısı 12 bin 705’i buldu.
Nükleer silah başlıklarından 9 bin 440’ının denizaltı, muharip gemi ve füzelerde kullanılabilir halde; kullanılamaz durumdaki 3 bin 265’i ise Rusya, İngiltere ve ABD’de imha edilmeyi bekliyor.
138 bin Hiroşima bombasına eş değer
Stoklarda mevcut kullanılabilir silah başlıkları toplamı, hasar verme potansiyeli bakımından, 1945’te Hiroşima’da kullanılan nükleer bombadan yaklaşık 138 bin tanesine eş değer.
Küresel stoklarda nükleer silah başlığı sayısının 2017’den itibaren artış göstermeye başladığı, 2021’de Çin, Hindistan, Kuzey Kore ve Pakistan’ın nükleer cephaneliklerini artırdığı bilgisi paylaşıldı.
İngiltere’nin son yıllarda nükleer kapasitesinde yükselme potansiyeli gözlemlenirken Rusya’nın da cephaneliklerinde kullanılabilir nükleer silah başlıkları çoğaldı.
ABD’nin nükleer üretimi 2019’da hafif oranda arttı fakat 2020 ve 2021’de azalma gösterdi.
Fransa ve İsrail’in nükleer cephaneliklerindeki sayı ise son yıllarda değişim göstermedi.
“Caydırıcılık yerine şansa güveniyoruz” mesajı
Raporda ifadelerine yer verilen Norveçli eski milletvekili ve Sosyalist Sol Parti üyesi Henriette Westhrin, Rusya-Ukrayna savaşının nükleer silahların arz ettiği tehlikenin önemini bir kere daha hatırlattığını vurgulayarak, “Nükleer silahlardan caydırıcılık politikalarının olumlu etkileri yerine şansa güveniyoruz.” şeklinde konuştu.
Westhrin, kullanılabilir nükleer silahların artmasının endişe verici olduğu görüşünü paylaştı.
Raporda, 2021’den bu yana Nükleer Silahların Yasaklanması Sözleşmesi’ne katılımın 2021’de artış gösterdiği, fakat nükleer silah üreten devletlerin bu sözleşmeye itibar etmediği savunuldu.