Değerlerin sahip olunan nitelikler, donanımlar, inanç ve tutumlar olduğunu kaydeden Öztürkler, sahip olunan değerlerin bakış açısını ve davranışları belirleyen etkenler olduğunu kaydetti.
Belli başlı değerlerin farkına varmak, yeni değerler benimsemek, bütün bu değerleri kişiliğin temel taşları haline getirmek gerektiğini aktaran Öztürkler, değerler alanında daralmanın toplumsal kurum ve normlarda zayıflama, siyasi yozlaşma; bireysel ve toplumsal pek çok sorunu da beraberinde getirdiğini belirtti.
Öztürkler’in açıklamasının devamı şu şekilde:
“Yabancılaşma, yaşamdan haz almama, köksüzlük, amaçsızlık, geleceğe güvenmeme gibi göstergeler olarak karşımıza çıkıyor. Bütün bunlar, gelecekte toplumumuzda etkin görev ve sorumluluklar yüklenecek yeni neslin etkin bir eğitim anlayışı ile yönlendirilmesinin önemini ortaya koyuyor.
Toplumsal bütünlük ve huzurun sürdürülebilmesi; herkesin aşağı yukarı uzlaşmaya vardığı insani ve ahlâkî değerlerin yeni nesillere aktarılması ile mümkündür. Değerleri çocuklara ve gençlere benimsetip özümsetmenin yolu, sözlü uyarılardan daha çok, söz konusu değerleri yaşamakla ve örnek olmakla mümkündür.
Bizler, anne-babalar, toplumda söz sahibi olan kişiler bu noktada örnek modeller olabilirlersek, değerler eğitimi süreci doğal akışında ilerler. Böylece çocuklar ve gençler iyi insan, iyi vatandaş, kendi kendisiyle, çevresiyle barışık ve uyumlu bireyler olarak yetişirler.
Unutulmamalıdır ki; değerlerine sahip çıkan toplumlar ilerleyebilirler…”