Ukrayna, eski Sovyet sistemine göre askerlerini yetiştiren bir ülkeydi… Peki, nasıl oldu da batıdan gelen silahlara Ukraynalı askerler hızla ayak uydurabildi? Uzmanlara göre sorunun yanıtı ABD Milli Muhafızları’nın Ukrayna’daki rollerinde yatıyor…
Rusya-Ukrayna savaşında sürecin siyasi, askeri, istihbari ve ekonomi başta olmak üzere neredeyse tüm etki alanları en başından bu yana tartışılıyor. Ancak herkesin aklında son dönemlerde farklı bir soru belirlemeye başladı…
Ukrayna, eski bir Sovyetler Birliği ülkesi. Haliyle askeri doktrinleri, kullandıkları ekipmanlar, sistemler ve silahlar da hep bu yaklaşıma göre planlandı. Daha net bir ifadeyle aslında Ukrayna askerleri ile Rusya askerleri aynı doğu sistemine entegre.
ABD stoklarını Ukrayna için eritti
Ancak savaşın başından itibaren kimi dinamikler değişti. ABD ve İngiltere başta olmak üzere batılı ülkelerin Ukrayna’ya tarihin en yoğun silah sevkiyatlarından birini yaptığını gördük. Öyle ki, ABD kendi tanksavar stokunun 3’te 1’ini Ukrayna’ya yolladı. Bu desteklerin ardından sahadaki durum tersine döndü ve Rus birlikleri çok farklı yollarla etkisiz hale getirilmeye başlandı.
Ortaya çıkan fotoğraf tam da bu noktada farklı bir soruyu beraberinde getiriyor. Tamamen doğu sistemleriyle eğitilen Ukrayna askerleri nasıl oluyordu da batıdan gelen çok gelişmiş ve sofistike silah/sistemleri rahatlıkla kullanabiliyor? Bu sorunun yanıtı için Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Kaan Kutlu Ataç’ın kapısını çaldık ve sürecin detaylarını konuştuk…
1993 yılındaki imza gözden kaçmasın
Her ne kadar Ukrayna’nın 2014’teki Donbass krizinden bu yana ABD ve batılı ülkelerle yakın çalıştığı düşünülse de Dr. Ataç takvimi çok daha eskilere götürüyor.
Sovyetler Birliği’nin 1991 sonunda dağılması, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin liberal dünyaya açılması gibi dönüm noktalarından bahsedip, bu sürecin güvenlik/savunma/askeri alanlarda da farklı gelişmeleri getirdiğini söylüyor.
“Birleşik Devletler Avrupa Komutanlığı 1993 yılında ‘Eyalet Ortaklık Programı’ çerçevesinde Baltık ülkeleri için ‘Ortak Temas Ekibi Programını ihdas etmişti.” bilgisini paylaşıyor Ataç. Aslında bugün merak ettiğimiz pek çok sorunun yanıtı burada yatıyor.
Amerikan Ulusal Muhafız Bürosu neler yapıyor?
Sonrasında Amerikan Ulusal Muhafız Bürosu’na ilişkin bazı detayları anlatıyor Ataç… ABD’deki üç eyaletin milli muhafızlarını üç Baltık ülkesiyle eşleştirdiğini öğreniyoruz. Ortak Temas Ekibi Programı’nın amacı uluslararası düzeyde asker-sivil ilişkilerinin geliştirilmesi ve eşleştirme yapılan eyalet düzeyinde toplum bağlarının geliştirilmesinin teşvik edilmesi olarak öne çıkıyor.
Burada anahtar kelimenin güvenlik ve işbirliği olduğuna dikkat çekiyor Ataç ve “Maliyet-etki ölçekli program Milli Muhafız Bürosu tarafından idare edilecek, Dışişleri Bakanlığı’nın dış politika amaçları ile yönlendirilecek, muharebe komutanlığının desteğinde ilgili eyaletin Milli Muhafız Komutanı tarafından yürütülecek ve Amerikan misyon şefinin güvenlik işbirliği hedefleri ve Savunma Bakanlığı’nın politik hedefleri doğrultusunda icrası sağlanacak bir ortaklıktan söz ediliyor” ifadesini kullanıyor.
Ukrayna da sürece dahil oluyor
Peki, Ukrayna sürece nasıl dahil oluyor? Ataç anlatıyor:
“1993 yılına gelindiğinde bu program Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Kuzey Makedonya, Macaristan, Litvanya, Polonya, Romanya, Slovakya, Slovenya ve Ukrayna’yı da kapsayacak şekilde genişledi. Bu ülkeler arasında sadece Ukrayna’nın NATO üyesi olmasını da atlamamak gerek…
Kaliforniya Milli Muhafızları Ukrayna ile eşleşti. Verilere göre ABD’de Ukrayna kökenli göçmen nüfusun en çok yaşadığı üçüncü eyalet Kaliforniya.
Bugün itibariyle 93 ülkede yürütülen bu programın amacı NATO güçleriyle ile bu ülke askeriyelerinin operasyonel anlamda Batı askeri sistemiyle uyumlu çalışmasının sağlanması.”
Kimdir bu Milli Muhafızlar?
Kaan Kutlu Ataç, sadece Ukrayna tarafına değil ABD kısmına da eğiliyor sürecin ve Milli Muhafızlarla ilgili bazı detaylar veriyor. ABD’nin savunma/güvenlik/ askeri ortaklıkta Milli Muhafızları kullandığını belirtiyor.
Milli Muhafızların kariyerlerinde, aktif görevdeki askeri birliklerdeki sisteminden farklı olarak periyodik olarak görev yerlerini değiştirmediklerini ve tüm mesleki kariyerlerini eyaletlerinin Milli Muhafız birliklerinde geçirdiklerini öğreniyoruz. “Bu da Milli Muhafızların eşleştirildikleri ülkelerdeki askeri personel ve halkla uzun yıllara dayalı istikrarlı bir ilişki geliştirmelerine iyi bir fırsat sağlıyor” saptamasında bulunuyor Ataç.
2014 ile süreç daha farklı bir hal aldı
Bu noktada ABD ve Ukrayna’lı askeri karar vericiler arasında bir süre sonra ‘silah arkadaşlığı’ hissiyatının geliştiğine ve bunun son derece önemli olduğuna dikkat çekiyor Ataç:
“Ukrayna, 2014’ten sonra Rusya ile askeri çatışma içerisinde olan, topraklarının bir kısmında ayrılıkçı hareket yürütülen ve bir kısım toprağı da ilhak edilmiş bir ülke.
Eğer böyle bir ülke ile askeri işbirliği yürütüyorsanız ortaklar arasında bir süre sonra ‘silah arkadaşlığı’ hissiyatı gelişir. Ortak tasa ve mutlulukları paylaşmaya başlarsınız. Ukrayna ordusunun 2014’ten bu yana Donbas bölgesindeki çatışmalarda olduğu gibi eğer ortaklığınız çatışma süreçleri ve kayıpların ortak duygusu altında daha da perçinlenir ve kader birliğine dönüşür.
Bu hissiyat diplomatik ve siyaset üstü bir yakınlık doğurur. Örneğin programın başladığı yıllarda askeri kariyerlerinin en başında olan Amerikalı ve Ukraynalı genç askerler bugün ülkelerinin ordularında harekat yönetecek ve karar alma mercilerinde görev alacak pozisyondalar.
Teknolojinin zaman ve mekan tanımadığı günümüzde Ukraynalı komutanın hattın diğer ucunda tanıdık bir Amerikalı subayın sesini duyduğu düşünülürse bu programın Kaliforniya Milli Muhafızları ile Ukrayna ordusu mensupları arasındaki bağı nasıl geliştirdiği daha iyi anlaşılır. Elimizdeki tüm bu noktaların birleşimi de bizi ‘Ukrayna Ordusu nasıl oldu da çok kısa sürede batılı sistemleri profesyonelce kullandı?’ sorusunun yanıtına götürür…”