Güvenlik ve istihbarat alanlarında kullanılan yüz tanıma teknolojisi artık savaş meydanlarında. Askerlere bu yolla psikolojik baskı yapıldığını söyleyen uzmanlara göre, sistem yeni nesil bir propaganda enstrümanı.
Dünyanın pek çok yerinde güvenlik faaliyetleri için kullanılan yüz tanıma programları, Ukrayna-Rusya savaşında farklı bir amaç için yeniden sahnede.
Ukrayna’da IT Army adlı bilgisayar korsan grubu, ölü ya da esir ele geçirilen Rus askerlerin fotoğraflarından görüntü tanımlama yazılımlarıyla kimlik tespiti yapıp, bilgileri ailelerine gönderiyorlar ya da kimliklerini ifşa ediyorlar.
Bu yapay zeka teknolojisi, istihbarat, savunma ve güvenlik meselelerinin yanında günlük hayattaki birçok alanda karşımıza çıkıyor. Uzmanlara göre savaş alanlarında da kullanıldığı görülen yüz tanıma teknolojisi, yeni nesil bir propaganda faaliyeti.
Bursa Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı ile yüz tanıma teknolojisini ve Ukrayna’da kullanılan boyutunu konuştuk.
“Milyonlarca insanın olduğu bir yüz havuzu”
Darıcılı, yüz tanıma teknolojisinin en büyük yardımcısı olan ve artık her yerde gördüğümüz MOBESE’ler olduğunu anlatıyor.
“Yüz tanıma sistemleri yani yüz tanıma algoritmaları çok uzun zamandır kullanılan bir yöntem. Mesela, biyometrik fotoğrafların amacı aslında yüz tanıma sistemi algoritması olan MOBESE’ler tarafından takip edilmemezi sağlamak amacıyla kullanılan bir sistem.
Avrupa Birliği standartlarına göre Türkiye Cumhuriyeti de pasaportlarda bu sisteme geçti. Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD bu sistemi zaten kullanıyor. Yani, biyometrik fotoğraflarla elde edilen milyonlarca insanın olduğu bir yüz havuzu oluyor. Örneğin, Londra’ya gidiyorsunuz, Heathrow Havalimanı’na
iniyorsunuz, pasaportunuz damgalanırken oradaki kamera sizi çekiyor. Sizi otomatik olarak o havuzun içerisine atıyor. Ve bu sistemle sizin hangi saatte, hangi sokakta olduğunuzu MOBESE’lerle tespit edebiliyor.”
“ABD, Irak Savaşı’ndan beri kullanıyor”
Sistemin yaklaşık 10 yıldır kullanıldığını belirten Darıcılı, ABD’nin yüz tanıma teknolojisini Irak Savaşı’ndan beri kullandığına değiniyor.
“İstihbari hedeflerin takip edilmesi gerektiğinde de bu sistem kullanılabiliyor. Dolayısıyla sistem son derece işe yarıyor ve yaklaşık 10 yıldır kullanılıyor. Bununla ilgili olarak ABD yüz tanıma algoritmasını Irak Savaşı’ndan beri kullanıyor ve çok ciddi bir gelişim söz konusu. Örneğin iddialar odur ki, Amerika’nın yüz tanıma algoritması olan SİHA’ları var. Herhangi bir uzaktan kumanda yani insan faktörü olmadan hedef bölge üzerinde uçuyor. Kendi bilgi havuzundaki yüzlerle uyuşan hedefleri imha ediyor.”
“Rus askerlerinin yüzleri, yüz havuzundakilerle kıyaslanıyor”
Ukrayna’da da savaş sırasında yüz tanıma algoritmalarının kullanıldığı çeşitli görüntüler sosyal medyaya yansıyor.
Darıcılı, yüz tanıma algoritması sayesinde askerlerin savaş alanındaki istihbari bilgilere ulaşabildiğini söylüyor.
“Savaşta Ukraynalı askerler, Rus askerlerinin yüzlerini, yüz havuzundaki yüzlerle kıyaslıyor. Burdan da bu yüzlerin savaş suçuyla ilgili, bir birliğin nerede olduğuyla ilgili, Rus askerlerinin hareketleriyle ilgili bilgilere bakılıyor. Ya da tam tersi Rusların da bu sistemi kullanacak teknolojisi var.”
“Teknolojinin geldiği son nokta”
Ukraynalı askerlerin eriştiği bu algoritma, IT korsan grubu tarafından sağlandı. Darıcılı, bu grubun kullandığı yüz havuzunun arkasında ABD istihbaratı olduğuna dikkat çekiyor.
“Ukrayna’daki IT korsan grubu bağımsız olduğunu söylüyordu. Fakat bu grubun arkasında istihbarat grubu olmalı, yani ABD istihbaratı var. Çünkü böyle bir sistemi kullanmak için bir yüz havuzuna ihtiyaç var. Sosyal medyadaki paylaşılan yüzler de ikinci bir alternatif. Açık kaynaklarda yayınlanan yüzlerden de bir havuz oluşturuyorlar. Dolayısıyla bu havuzla savaş bölgesindeki insanların yüzleri karşılaştırılarak istihbari bilgiler toplanıyor. Bu da teknolojinin geldiği son nokta şu anda. Daha önce daha az verili, ilkel algoritmalar kullanılıyordu. Artık teknolojinin gelişmesi ile beraber çok daha sofistike, çok daha nitelikli algoritmalar kullanılmaya başlandı.”
Yüz tanıma teknolojisinin etki alanları ise oldukça önemli.
“Yüz tanıma sistemli yapay zeka teknolojisinin savunma, güvenlik, istihbarat gibi meselelere ne kadar etki ettiğini görüyoruz. Yani teknolojinin bu tür süreçleri ne kadar net bir şekilde şekillendirdiğinin somut bir örneği.”
“Askerler üzerinde psikolojik baskı kuruluyor”
Bu sistemin yeni nesil propaganda faaliyeti olarak da kullanıldığını belirten Darıcılı, askerler üzerinde psikolojik baskı yarattığının altını çiziyor.
“Yeni nesil enformasyon ya da dezenformasyon savaş şekli olarak da düşünülebilir. Bu yapay zeka hangi amaç için kullanıyorsa o amaca hizmet ediyor.
Savaşta, propaganda faaliyeti olarak kullanılıyor. Çünkü Rus askerleri, yüzlerinin tanındığını biliyor. Çatışma bittikten sonra mesela Avrupa’ya ya da ABD’ye seyahat ederlerse bu durum karşılarına çıkacak. Yani Rus askerlerinin üzerinde bir psikolojik baskı da kuruyorsunuz. Savaş suçlusu olarak her yerde tanınacaklar. Dolayısıyla emirleri dinlememesine de neden oluyorsunuz.”
Bu teknolojinin hangi devletin nerede kullandığı ise tamamıyla bilinmiyor.
“Biz basına yansıtıldığı kadar biliyoruz. Basına yansımayan birçok aktif şekilde kullanılan alan vardır ama bizim bunları bilmemiz mümkün değil. Çünkü bu teknoloji ilerde de kullanılacak.”
“Herhangi bir yaptırımı ya da cezası yok”
Öte yandan, yüz tanıma sistemlerinin, AB Yapay Zeka Taslağı’nda “yüksek riskli” olarak kategorize ediliyor ve hukuki yaptırım amacıyla kullanımı yasak.
Ukrayna’da kullanılan bu sistemler henüz savaş suçu ya da insan hakları ihlali olarak sayılmıyor.
“Savaşlarda uyulacak kurallar uluslararası hukukla, uluslararası anlaşmalarla belirtilmiş. Kimyasal ve biyolojik silah kullanılamaz mesela. Soykırım yapılamaz. Bunlar savaş suçuna giriyor. Bu yeni nesil bir yapay zeka teknolojisi olduğu için şu an herhangi bir yaptırımı ya da cezası yok. Dolayısıyla, bu sistemin kullanılmasında şu anda bir uluslararası hukuk ihlali ya da insan hakları ihlali gibi henüz bir düzenleme yok. Çünkü bu yeni nesil bir teknoloji. Fakat ilerde bu konuyla ilgili bir düzenleme de olabilir.”