Dünya, koronavirüs salgınını normalleşmeyle bitirmeye çalışırken Çin’de vakalar yeniden arttı. Sıfır vaka politikası izleyen ülkede üretimler durduruluyor, lojistik yapan gemiler bekletiliyor. Peki, dünyada yeni bir tedarik zinciri krizi yaşanır mı?
COVID-19 virüsünün 11 Mart 2020’de Dünya Sağlık Örgütü tarafından (DSÖ) küresel boyutta ‘’Pandemi’’ olarak ilan edilmesiyle bu tehdidin yayılmasını engellemek için karantina tedbirleri kapsamında sokağa çıkma yasaklarının başlaması tedarik zincirinde büyük aksamalara yol açmıştı.
Günümüzde ise Çin haricindeki diğer ülkeler koronavirüsle yaşamaya karar verdi ve neredeyse tüm kısıtlamalar kaldırıldı.
Virüse karşı sıfır vaka politikasını sürdürme kararında ısrarcı olan Çin, her ne pahasına olursa olsun hastalığı ortadan kaldırmaya çalışıyor.
Yüksek oranda bulaşıcı Omicron varyantının yayılması nedeniyle Şanghay yarım aydır tamamen kilit altında.
Fakat bu durum Çin ekonomisini ve dünya tedarik zincirini olumsuz etkilemeye başladı bile.
Çinli ekonomistler daha önce bu uzunlukta bir karantinanın ülkeye milli gelirin yüzde 4’ü kadar maliyeti olacağını tahmin ediyorlardı. Bu tahmin tutarsa, uzmanlara göre Çin hükümeti 2022 için zaten iddialı olan yüzde 5,5 büyüme hedefini ekstra teşvik olmadan gerçekleştirmeyi umut edemez duruma geldi.
Ekonomist Doç. Dr. Yüksel Okşak ile Çin’in sıfır vaka politikasının dünya tedarik zincirine ve Çin ekonomisine getirisini konuştuk.
“Şanghay hükümeti güven kriziyle karşı karşıya”
“Çin, bu son salgını sıfır-COVID-19 politikasını gözden geçirmek için bir fırsat olarak kullanabilirdi” diyen Okşak, bunun yerine muazzam sosyal ve ekonomik maliyetlere bakılmaksızın toplu test ve izolasyona bağlı kalındığının tercih edildiğini söylüyor.
“Şanghay’daki 25 milyon sakin arasında, salgının ve sokağa çıkma yasağının nasıl ele alındığına dair artan bir hoşnutsuzluk var. İnsanların gıdaları tükeniyor ve gıda fiyatları hızla artıyor.
COVID-19’dan ölümler nadirdi, ancak sert karantina önlemleri COVID-19 dışı ölümlere de yol açtı. Şanghay hükümeti sadece on yıllardır yaşadığı en şiddetli halk sağlığı kriziyle değil, aynı zamanda eşi benzeri görülmemiş bir güven kriziyle de karşı karşıya.”
Günümüzde dünya ticaretinin yüzde 80’i deniz yolunda konteynerler vasıtası ile yapılıyor. Bu ticaretin büyük bir kısmında ise dünyanın en büyük ihracatçısı konumundaki Çin başı çekiyor.
Salgının ilk zamanlarında tedarik krizi yaşandı
Okşak, salgının ilk olarak Çin’de başlamasıyla ülkedeki üretimin durma noktasına geldiğini ve limanların kapanmasının kısa sürede dünya ticaretinin de olumsuz etkilenmesine sebep olduğunu hatırlatıyor.
“Aşırı yavaşlayan ticaret, Çin’den çıkabilen az sayıda konteynerin gittikleri limanlardaki tahliyelerinin pandemi koşullarında haftalar sürmesine yol açtı. Özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinin Çin’ den gelen konteynerlere uyguladıkları karantina tedbirleri ile artan bekleme süreleri dünya çapında bir tedarik zinciri krizine sebep oldu.
COVID-19 sürecinde Çin, dünyanın diğer ülkelerine göre pandemi kısıtlamalarını daha hızlı bitirip normale döndü. Fakat boş konteynerler kısıtlamaların kısmen devam ettiği Avrupa ve ABD’de mahsur kaldı.”
Okşak, bu durumu daha iyi anlaşılması açısından şöyle bir örnekle açıklıyor:
“Pandemiden hemen önce Çin’den Türkiye’ye bir konteyner ortalama 4.000 USD’ye geliyordu. Pandemiyle birlikte aynı ülkeden aynı konteynerin ortalama maliyeti 16.000 USD oldu. Tedarik zincirindeki bu olağanüstü durum kaçınılmaz olarak üretim maliyetlerine ve fiyatlara da yansıyarak dünya ticaretini derinden etkiledi.”
Dünya, pandemi tedbirlerinin azalması ve ticaretin tekrar hızlanmaya başlamasıyla 2022 yılına büyük umutlarla girmişti.
“Lojistik sıkıntıları tekrar gündeme gelecek”
Yılın ilk çeyreği lojistik anlamında bir önceki yıla göre küresel boyutta hızlı bir artış yaşandığını söyleyen Okşak, sürpriz bir şekilde başlayan Rusya-Ukrayna savaşının ardından petrol fiyatlarındaki aşırı artışın sirkülasyonu yavaşlattığını belirtiyor.
“Nihayetinde Çin’in en büyük ticaret bölgesi olan ve dünyanın en büyük limanına ev sahipliği yapan Shanghai şehrinde görülen COVID-19 vakaları da şehrin sürpriz bir şekilde tam kapanmaya gitmesiyle sonuçlandı.
Bu durum pandeminin etkisinden kurtularak tekrar toparlanma sürecine giren dünya ticaretini ve konteyner kriziyle baş gösteren lojistik sıkıntıları şüphesiz ki tekrar gündeme getirecek.”
Peki, Çin’deki üretimler nasıl etkileniyor?
Shanghay şehrinde yer alan büyük firmalar bu bölgede üretim yapıyor ve nihai ürünler buradan dünyaya dağıtılıyor.
“Büyük markalar üretimlerini geçici olarak durdurdu”
Okşak, söz konusu bölgede alınan tam kapanma kararının ardından birçok büyük markanın faaliyetlerini durduklarını söylüyor:
“Amerikan otomobil üreticisi Tesla, Asyanın en büyük çip üreticisi SMIC ve Apple firmasının Iphone olarak bilinen telefonlarını üreten imalatçısı Pegatron firması üretimlerini geçici olarak durdurduklarını bildirdi. Yine aynı şekilde önde gelen Apple MacBook imalatçısı Quanta ile iPad imalatçısı Compal Electronics de Çin’deki faaliyetlerini durdurdular.
Bu durum dünyada yaşanmakta olan ve nispeten toparlanma sürecine giren tedarik zinciri yangınına benzin dökme etkisi yarattı ve sorunların tekrar alevlenmesine sebep oldu.”
“Ülkenin büyüme hedefi aşağı çekilebilir”
Karantina süreci Çin’in büyüme hedeflerini ve GSYİH’sini de etkileyebilir.
“Ekonomistler Şanghay’da 1 Nisan’dan beri devam eden karantina sürecinin bir ayı aşması halinde şehir için yüzde 6 oranında GSYİH (gayri safi yurt içi hasıla) kaybına mal olacağını ifade ediyor. Bu tüm ülke için yüzde 2 GSYİH kaybı anlamına gelmekte ve bu durum Çin ekonomisinin büyüme hedefini yüzde 1 aşağı çekmesi demek.”
Çin’in yanı sıra bu kapanmanın küresel ekonomi için de büyük sonuçlar doğurması olası.
“300’den fazla yük gemisi bekliyor”
Şanghay’daki limandan gelen bilgileri aktaran Okşak, 300’ü aşkın yük gemisinin Şanghay açıklarında demir atarak yükleme ya da boşaltma beklediği bilgisini veriyor ve bu durumun önümüzdeki günlerde etkisini hissettirmeye başlayacağına işaret ediyor.
“Arzın ciddi oranda düşmesi talebi karşılamada sorunlar yaşatıyor ve bu durum fiyatların artmasıyla enflasyonist baskılara sebep oluyor. Çin’deki Avrupa Birliği Ticaret Odası, Şanghay Limanı’ndaki yük trafiğinin normal şartlara göre yüzde 40 azaldığını açıkladı.
Aynı kurumun yaptığı ankete göre, Avrupalı şirketlerin yüzde 30’u, tedarik aksaklıklarından olumsuz etkilendiğini bildirdi.”
Türkiye nasıl etkilendi, etkilenir?
Okşak, uzun mesafe taşımacılık maliyetlerinin katlanarak artması pek çok yabancı uluslararası şirket için konum ve maliyet avantajı sunan Türkiye’yi cazip bir yatırım ve üretim merkezine dönüştürdüğünün altını çizdi.
“Uzak Doğu ülkelerinden tedarik sağlayan Avrupalı şirketler, üretim gecikmeleri, artan navlun maliyetleri ve konteyner krizi nedeniyle tedarik için Türkiye gibi daha yakın ve istikrarlı merkezlere yöneldi.
Gıda, ilaç, mobilya, elektronik ve paketleme gibi alanlarda faaliyet gösteren pek çok uluslararası şirket, coğrafi konumu, güçlü lojistik altyapısı ve nitelikli iş gücü gibi özellikleriyle öne çıkan Türkiye’ye yeni yatırım planlarını açıkladı.
Bunlar arasında İsveçli mobilya şirketi IKEA, Polonya hazır giyim firması LPP, Alman ilaç firması Boehringer Ingelheim, Belçika paketleme şirketi DW Reusables de yer aldı. Son dönemde Japon elektronik şirketi Kaga da Türkiye’ye yatırımını artıracağını duyurdu.
Dünyaca ünlü giyim markası Hugo Boss ve İtalya merkezli Benetton Group da Türkiye’de yatırım yapacağını açıklamıştı.”