Aslında hiçbir faşist eylemde bulunmamış olan, siyasal yaşamında inançları doğrultusunda düşünce ve ifade özgürlüğünü kullanmaktan başka bir şey yapmayan halkın oylarıyla seçilmiş Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre’ye “Faşist” ve hatta “kafatasçı” diye saldırılıyor… Siyaset kurumumuzun bu en beyefendi figürünün yüzüne karşı saldırgan ifadeler kullanılıyor… Dünya görüşünden dolayı ötekileştirilmeye çalışılıyor… Hakkında kışkırtmalar yapılıyor…Demokrasi, etik, içtüzük ve siyaset gereği kendisiyle birlikte Başkanlık Divanı’nda çalışması gerekenler bu misyonlarını reddediyorlar, görevden kaçıyorlar… Töre, eylemci bir şekilde her an ve inatla gerçek faşizmle yüzleştiriliyor… “Ben solcuyum” demekle faşizmden soyutlanılamayacağının göstergelerini veriyorlar… Ona karşı tüm bu yapılanlar faşizmi çağrıştırır… Sonra da Töre, Devlet protokolunun 2 numaralı adamı olarak korumalarını seçme hakkını kullanınca, artık görevde olmayan emekli devlet görevlilerinin korumalı özel yaşamları bile hesaba katılmadan, ona karşı saldırılar daha da artırılıyor… Onun düşüncelerini ve dünya görüşünü beğenmeyenler, ona alenen saldırmayı kendilerine hak görüyorlar ve bunu kahramanlık sayıyorlar… Dürüst olan herkes farkında ki, toplum önünde korunmaya en fazla ihtiyacı olan devlet yetkilisinin Zorlu Töre olduğu hem net biçimde duyumsatılıyor ve hem de kanıtlanıyor… Nasıl mı? İşte tüm bu eylemci ve faşizmin şiddetini çağrıştıran saldırganlıklarla…