Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs’taki barış gücünün süresini uzatan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararına tepki gösterdi. Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada “Bu hukuk dışılık ve haksızlığın giderilmesi için gerekli tüm adımlar atılacaktır” denildi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanlığı, Kıbrıs’ta konuşlu Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün (BMBG) süresinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nce (BMGK) ve KKTC’nin rızası alınmadan uzatılmasına tepki göstererek, bu hukuk dışılık ve haksızlığın giderilmesi için tüm adımların atılacağını bildirdi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 28 Temmuz tarihli ve 2646 (2022) sayılı kararıyla Kıbrıs Adası’nda konuşlandırılmış Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün (BMBG) görev süresini 6 ay daha uzattığı belirtildi.
“Ada’daki gerçekleri göz ardı etmeye devam ediyorlar”
BM’nin söz konusu kararla “kabul edilmez” bulduğu statükonun da idamesine destek vermeye devam ettiği kaydedilen açıklamada, “BM Genel Sekreteri’nin, BM Güvenlik Konseyi’ne ilettiği 2 raporunda, son 6 aya ilişkin gelişmeleri ve değerlendirmelerini aktarmasına rağmen BM Güvenlik Konseyi’nin geçmiş nakaratlarını tekrarlaması, Konsey’in Ada’daki gerçekleri göz ardı etmeye devam ettiğinin açık bir göstergesidir” sözleri kullanıldı.
BM İyi Niyet Misyonu’nun amacının, Ada’daki tarafların karşılıklı kabul edebileceği, serbestçe müzakere edilmiş bir çözüm bulunmasına yardım etmek olduğu vurgulanan açıklamada, BMGK’nin de kararında resmi müzakerelerin başlayabilmesi için ortak zemin bulunmasında siyasi irade, açıklık, esneklik ve uzlaşının önemine vurgu yapıldığı belirtildi.
“Cumhurbaşkanı Tatar, tarafların ortak zemine ulaşılmasını sağlayacak öneriler sundu”
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Tüm bunlara karşın Konsey’in aynı kararda, belli bir çözüm modelini dikte eden, bundan 31 yıl önce 1991’de aldığı 1251 sayılı karara atıf yaparak, yıllarca müzakere edilmesine rağmen hep başarısızlıkla son bulan, Kıbrıs Türk tarafının rızasını da çektiğini açıkça beyan ettiği çözüm modelini dayatma girişiminde bulunması kabul edilemez.
Taraflar arasında resmi müzakereleri mümkün kılacak ortak zeminin olmadığını bir kez daha kayda geçiren kararı ile Konsey, her iki tarafın rızasının arandığı ve bu çerçevede BM Genel Sekreteri’nin çaba ortaya koyduğu bir ortamda, tüketilmiş çözüm modeline atıfta bulunmakla ne kadar büyük bir çelişki içinde olduğunu da göstermiştir.”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, Kıbrıs Türk halkının müktesep hakkı olan egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün kabulü çerçevesinde bulunacak ortak zemine ulaşılması konusunda iyi niyetli ve yapıcı tutum sergilemeye devam ettiğine dikkatin çekildiği açıklamada, Tatar’ın iki tarafa yarar sağlayacak, ön koşul içermeyen ve ortak zemine ulaşılmasına uygun ortam yaratacak 6 iş birliği önerisini 1 ve 8 Temmuz’da BM Genel Sekreteri’ne mektupla ilettiği aktarıldı.
“Hukuk dışılık ve haksızlığın giderilmesi için gerekli tüm adımlar atılacaktır”
BMGK’nin Maraş açılımına ilişkin tutumundaki ısrarının ön yargılı olduğu ve gerçeklerle örtüşmediği belirtilen açıklamada, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun iade kararı da verebilmesinin önünü açacak düzenlemelere verilen tepkinin, mülkiyet haklarına uygun söz konusu adımların atılması konusunda KKTC’nin kararlı duruşunu değiştirmeyeceğine işaret edildi.
“İş birliği önerilerimizi desteklemeye davet ediyoruz”
Açıklamada şu sözlere yer verildi:
“Yapılan tüm itirazlara rağmen KKTC’nin rızası alınmaksızın, BMBG’nin görev süresinin bu kararla bir kez daha uzatılması karşısında KKTC olarak bu durumun devamına müsaade edilmeyecek, bu hukuk dışılık ve haksızlığın giderilmesi için gerekli tüm adımlar atılacaktır.
Unutulmaması gerekir ki; bağımsız bir devlete sahip Kıbrıslı Türkler, bir ‘toplum’ değil en az Rumlar kadar egemenliğe sahip bir halktır. Bu vesileyle Kıbrıs Türk tarafı olarak hem Rum tarafını hem de çözümü desteklediğini iddia eden tüm tarafları, çözümsüzlük yerine Kıbrıs Türk tarafının ortaya koyduğu gerçekçi zeminde başlatılacak ve müzakere yoluyla bulunacak çözüme katkı koymaya ve iş birliği önerilerimizi desteklemeye davet ediyoruz.”