Avusturya, Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun yeni nükleer enerji ve doğal gaz projelerini sürdürülebilir yatırım olarak sınıflandırma planına karşı hukuki süreç başlattı.
Avusturya Çevre ve Enerji Bakanı Leonore Gewessler, sosyal medya hesabından, AB Komisyonunun üye ülkelerdeki enerji yatırımlarının sınıflandırılmasına ilişkin yeni kuralları içeren mevzuat teklifi hakkında paylaşımda bulundu.
Nükleer ve gazın yeşil yatırım sınıflandırma yönetmeliğine dahil edilmesinin Avrupa’nın iklim dostu bir gelecek için gösterdiği çabaların hakkını vermediğini ifade eden Gewessler, bu nedenle sınıflandırmaya karşı Avrupa Adalet Divanı’nda hukuki süreç başlattıklarını duyurdu.
“Geleceği tehlikeye atıyor”
Gewessler, nükleer ve gaz yatırımlarının “yeşil göz boyama” olmaması gerektiğine işaret ederek, bunun geleceği tehlikeye attığını ve sorumsuzluk olduğunu kaydetti.
Bu yatırımların tehlikeli olduklarına ve hesaplanamaz riskler içerdiklerine işaret eden Gewessler, bu yatırımlara gereksiz bulduğunu vurguladı.
Gaz ve nükleer sürdürülebilir yatırım listesine dahil edilecekti
AB Komisyonu, şubatta üye ülkelerdeki enerji yatırımlarının sınıflandırılmasına ilişkin yeni kuralları içeren mevzuat teklifini açıklamıştı.
Teklife göre, Avrupa’nın iklim hedeflerini yakalamasına katkı sağlayan, çeşitli koşulları yerine getiren gaz ve nükleer projeler, sürdürülebilir yatırım listesine dahil edilecekti.
Ruhsatını 2045’e kadar alan, gelişmiş teknolojileri kullanan, çevreye zarar vermeyen ve atıklarını güvenli biçimde tasfiye edebilecek nükleer enerji santral yatırımları, yeşil ve sürdürülebilir ekonomik aktivite olarak tanımlanacaktı.
İnşaat iznini 2030 yılı bitiminden önce alan, kömürden yenilenebilir enerjiye geçişe katkı sağlayan ve kilovatsaat başına 270 gramdan az karbon emisyonu salan doğal gaz yatırımları da söz konusu sınıflandırmada yer alacaktı.
Bazı ülkeler, çevreciler ve çeşitli sivil toplum örgütleri nükleer ve doğal gazın sürdürülebilir ve yeşil olarak tanımlanmasını AB iklim hedefleriyle çelişkili görüyor ve bunu “yeşil göz boyama” olarak nitelendiriyor, düzenlemeye karşı Avrupa Adalet Divanı’nda yasal süreç başlatmayı planlıyordu.