Bilgisayarlardan akıllı telefonlara, uçaklardan elektrikli araçlara, ev eşyalarından askeri donanımlara kadar birçok teknolojinin temelini oluşturan yarı iletken çipler ve entegre devreler, ABD ile Çin arasındaki artan ekonomik ve jeostratejik rekabetin cephesi haline geldi.
ABD yönetimi, ağustosta onaylanarak yürürlüğe giren Çip ve Bilim Yasası’nın ardından, Çinli üreticilerin ileri çip teknolojilerine erişimine yönelik kısıtlamalarla Pekin’in bu sektördeki teknolojik kabiliyetine set çekme niyetini açıkça ortaya koydu.
ABD Ticaret Bakanlığına bağlı Sanayi ve Güvenlik Bürosu (BIS), 7 Ekim’de yayımladığı duyuruda, aralarında Çin’in en büyük hafıza çipi üreticisi Yangzte Memory Technologies, en büyük yarı iletken donanım üreticisi Naura Technology Group’un bulunduğu 31 şirket ve kurumun İhracat Kontrol Listesi’ne alındığını bildirdi.
Amerikan menşeli ürün ve teknolojilerin ulusal güvenliğe aykırı amaçlar için kullanımını önlemeyi amaçlayan kontrol listesindeki şirketler, Washington’ın denetim şartlarını yerine getirmediği takdirde “kara liste” olarak adlandırılan İhracat Yasağı Listesi’ne alınacak.
ABD yönetimi daha önce Çinli telekomünikasyon donanımları üreticisi Huawei ile mikroçip imalatçısı Uluslararası Yarı İletken İmalat Şirketi’ni (SMIC) İhracat Yasağı Listesi’ne almıştı. Washington ayrıca Amerikan çip üreticileri Nvidia ve AMD’ye, belirli ileri teknoloji çiplerin Çin’e ihracatı için lisans şartı getirerek bu sektörde kısmi bir kısıtlamaya gitmişti.
Teknoloji duvarı
Yeni kısıtlamalar tüm sektörü kapsayan bütüncül bir kuşatma girişimi olarak görülüyor. Yeni getirilen lisans şartları ile 16 nanometre, 14 nanometre ve daha küçük boyutlu işlemci devreleri, 18 nanometre ve daha küçük RAM bellek çipleri ile 128 ve daha fazla katmanlı NAND flash bellek çipleri denetime tabi olacak. Ayrıca çip üretimi için gereken malzeme, makine ve donanımın Çin’e ihracatı için de lisans şartı getirilecek.
Yarı iletken mikro devrelerde boyutun küçülmesi, işlem kapasitesinin artması ve enerji ihtiyacının azalması anlamına geliyor. Böylece yüksek kapasiteli çipleri entegre eden işlemcilerle daha gelişmiş akıllı cihaz ve donanımlar üretilebiliyor.
Çin’in gelişmiş mikro çiplerle yapay zeka ve süper bilgisayarlar geliştirmesini, askeri alanda kullanılabilecek yüksek kapasiteli entegre devreler imal etmesini önlemeyi amaçlayan kısıtlamalar, ABD’nin bu alandaki teknolojik üstünlüğünü muhafaza etmeyi hedefliyor.
ABD vatandaşlarının Çin’de çalışması izne tabi olacak
Öte yandan yeni kısıtlamalar ABD vatandaşlarının Çin’de çip endüstrisinde çalışmasını izne tabi kılıyor. Çin’de ileri teknoloji çiplerin üretildiği şirketlerde çalışan Amerikalılar, ABD dışında nükleer ve biyolojik silahlar ile füze geliştirme programlarında çalışanlar gibi denetimlere tabi tutulacak.
Küresel çip endüstrisinin yıllar içindeki entegrasyonu ve çok sayıda ABD şirketinin üretimlerini Çin’de yapmasıyla çok sayıda Amerikalı bilim insanı ve mühendis iş gücünün önemli parçası haline gelmişti.
Yeni düzenlemenin ardından Amerikan vatandaşlarının Çin’deki işlerini bırakmak zorunda kalacağı öngörülüyor. İhracat kontrol listesinde yer alan Yangzte Memory Technologies ve Naura Techology Group’un Amerikalı çalışanlarına görevlerini bırakmalarını tebliğ ettiği bildiriliyor.
Çin’in uluslararası insan kaynağına erişimine sekte vurması beklenen düzenlemenin, çip endüstrisinde inovasyonu baltalayacağı tahmin ediliyor.
ABD, teknolojik üstünlüğünü kaptırmak istemiyor
ABD, öncüsü olduğu çip endüstrisini Çin ile teknolojik rekabetteki “kırmızı çizgisi” olarak görüyor, 5G iletişim altyapısında olduğu gibi üstünlüğünü kaptırmak istemiyor.
Bugün yaygın kullanılan çip ve entegre devreler ilk kez 1970’li yıllarda Silikon Vadisi’nde üretilmeye başlandı. ABD, başlangıcından itibaren tasarım, üretim ve satış alanlarında lider ülke konumundaydı. Ülke halen tasarım ve satış alanlarında dünyada en büyük paya sahip.
Küresel çip ekosisteminin bütünü göz önüne alındığında ABD hala endüstrinin en büyük aktörü konumunda. Başta Intel, Qualcomm, Micron, Nvidia ve AMD olmak üzere dünyanın önde gelen çip geliştiricileri ile Applied Materials, Lam Research ve KLA gibi önde gelen çip imalatı donanımlarının üreticilerinin çoğu Amerikan şirketleri.
Amerikan Yarı İletken Endüstrisi Birliğinin verilerine göre, 2022’de 555,9 milyar dolara ulaşan küresel çip satışlarının yüzde 46’sı Amerikan şirketlerince yapıldı. ABD’yi yüzde 21 ile Güney Kore, yüzde 9 ile Japonya ve Avrupa ülkeleri, yüzde 8 ile Tayvan ve yüzde 7 ile Çin izledi.
Fakat ABD’nin üretim alanındaki payı giderek azalıyor. 1990’ların başında yüzde 37 olan üretim payı bugün yüzde 12 civarına düşmüş durumda. Üretimin büyük bölümü de yurt dışındaki ortaklıklarla yapılıyor.
İmalatta Asya’nın payı büyük
Küreselleşmeyle Amerikan şirketlerinin üretimlerini deniz aşırı bölgelerdeki taşeronlara aktarmasıyla çip dökümhaneleri Asya ülkelerine kaydı. Japonya, Singapur, Tayvan, Güney Kore ve son olarak da Çin imalat alanında önemli güç elde etti.
Piyasa araştırma şirketi Trendforce’un 2022 verilerine göre, Tayvan şirketleri küresel üretimde yüzde 66 ile en büyük paya sahip. Tayvan’ı yüzde 17 ile Güney Koreli, yüzde 8 ile Çinli ve yüzde 9 ile ABD ve diğer ülkelerden şirketler izliyor.
Küresel üretimin yaklaşık 4’te 3’ü coğrafi olarak Tayvan, Güney Kore ve Çin’de yoğunlaşmış durumda.
“Çip ve Bilim Yasası”
Washington, son dönemde imalat alanındaki payını artırmayı, tedarik zincirlerindeki kesintilere karşı küresel pazarın kontrolünü sürdürmek açısından hayati görüyor.
ABD Kongresinde 27-28 Temmuz’da, çip üretimi sektörüne 280 milyar dolarlık yardımı öngören “Çip ve Bilim Yasası” kabul edildi.
ABD Başkanı Joe Biden’ın 9 Ağustos’ta imzalayarak yürürlüğe soktuğu yasa, ülkede yarı iletken üretiminin artırılmasını hedefliyor.
Yasa, yarı iletken üretimi için yaklaşık 52 milyar dolarlık desteğin yanı sıra yarı iletken fabrikalarının kurulumunu teşvik etmek için dört yıllığına yüzde 25’lik vergi indirimini içeriyor.
Yasanın, teşviklerden yararlanmak isteyen şirketlere, Çin’deki üretim tesislerinin teknolojik kapasitesini geliştirmeme şartı getirmesi, Pekin’in bu alandaki etkisini sınırlama hedefine işaret ediyor.
Çin’in tepkisi ne olacak?
Çin, ABD’nin kısıtlayıcı düzenlemelerine karşı henüz somut eylemde bulunmadı. Kısıtlamaların kısa ve orta vadede halihazırda teknolojik olarak daha düşük düzeyde üretim yapan Çinli şirketlerin kabiliyetini etkilemesi beklenmezken ülkenin uzun vadede teknoloji alanında kendine yeterli hale gelme hedefine darbe vuracağı ancak diğer yandan bu hedefe yönelik motivasyonunu artıracağı öngörülüyor.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, ABD’nin kısıtlamaları ilan etmesinin ardından yaptığı açıklamada, ihracat kontrollerinin uluslararası ticaret kurallarını ihlal ettiğini vurgulayarak, Washington’ın adımını “teknolojik hegemonyasını sürdürme çabası” olarak yorumladı.
Çin’in Washignton Büyükelçiliği Sözcüsü Liu Pıngyu da “ABD teknoloji alanındaki gücünü gelişmekte olan ülkeleri ve yükselen piyasaları boğmak, kalkınmalarını engellemek için kullanıyor. ABD, Çin’in ve gelişmekte olan dünyanın geri kalanının sonsuza dek sanayi zincirinin en altında kalmasını umuyor.” ifadelerini kullandı.
Devlet destekli sektör kuruluşu Çin Yarı İletken Sanayi Birliği de konuyla ilgili açıklamasında, “keyfi” ve “ayrımcı” olarak nitelediği tedbirlerin uluslararası rekabete aykırı olduğunu belirterek geri çekilmesini istedi.
Çin’in şirketlerine yönelik ihracat kontrollerine karşı ABD şirketlerine benzer yaptırımlar uygulayabilir fakat henüz bu yönde işaret görülmüş değil.
Çinli üreticilerin nasıl bir yol izleyeceği henüz kesin değil. şirketlerin kısa vadede ABD’nin denetim talebine olumlu yanıt vererek en azından ihracat yasağından kaçınmaya çalışacağı tahmin ediliyor. Nitekim, Naura Technology Group, borsaya yaptığı bildirimde ABD’nin Pekin Büyükelçiliği yetkilileri ile ön görüşmelere başladığını açıkladı.
Devlete ait Yangtze Memory Technologies şirketi ise faaliyetlerini uluslararası regülasyonlara uygun olduğunu belirterek iş birliği sinyali verdi.
Pekin’in tepkisi ne olursa olsun, ABD’nin Çin’e karşı başlattığı “çip savaşının” ilanı niteliğindeki adım, ileri teknolojinin gelecekte iki ülke arasındaki stratejik rekabetin ana cephe hattını olacağını gösteriyor.