Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 1 Ağustos Toplumsal Direniş Bayramı mesajında “devletten ve egemenlikten vazgeçilemeyeceğini” belirtti.
Cumhurbaşkanı Tatar’ın mesajı şöyle;
“Kıbrıs’ın Türkler tarafından fethinin 450’nci, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın 63’üncü, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın 45’nci kuruluş yıldönümü olan 1 Ağustos Toplumsal Direniş Bayramı’nı tarihimizden ve mücadelemizden aldığımız güçle bir kez daha büyük bir coşku ve heyecanla kutluyoruz.
1 Ağustos tarihi vatan bildiğimiz bu topraklarda, hala daha devam etmekte olan mücadelemizde çok önemli bir yere sahip olurken, mücadele ruhumuzun da dayanak noktasıdır.
KIBRIS’IN FETHİ
Kıbrıs, Türkler tarafından 1 Ağustos 1571 tarihinde 80 bin şehit verilerek fethedilirken, Venedik idaresinde zulüm ve baslı altında yaşayanlara adalet ve huzur getirilmiş, atalarımız da Anadolu’dan getirilerek bu topraklara yerleştirilmiştir. Soyumuzun , kanımızın, köklerimizin olduğu yer Anadolu’dur. Bu nedenle Türk oğlu Türk olmaktan gurur duyarız.
307 yıl Türk idaresinde kalan Kıbrıs’ta adalet, huzur ve güven hakim olurken, 1878 yılında başlayan İngiliz Sömürge İdaresiyle birlikte, halkımız çeşitli baskı ve tehditler ile enosis tehlikesine maruz kalırken, hiçbir zaman Anadolu’dan ümidini kesmemiş, büyük bir iman ve azimle mücadelesine devam etmiştir.
Bu mücadele sonrasında bugün Kıbrıs’ın atalarımız tarafından fethinin 450’nci yıldönümüne ulaşmış bulunuyoruz. Bunun bedeli de kan ve can olmuştur. Bugün bir kez daha belirtiyorum ki, değil 450 yıl, aradan binlerce yıl geçse de Kıbrıs Türk halkı bu topraklarda sonsuza dek yaşayacak, bayraklarımız gönderden inmeyecek, ezan sesi susmayacaktır.
TMT’NİN KURULUŞU
Rum-Yunan ikilisinin, İngiliz Sömürge İdaresi’nin ilk günlerinden başlayan enosis kavgası İkinci Dünya Savaşı sonrasında daha da yoğunlaşırken, EOKA terör örgütünün 1 Nisan 1955 tarihinde kurulmasıyla, halkımıza yönelik silahlı saldırılar başlamıştı. 1955- 1958 döneminde yüzlerce vatandaşımız Rumlar tarafından katledilirken, pek çok köyümüz de göç etmek zorunda kalmıştı.
İşte bu ağır koşullar altında, halkımızın bağrından çıkan çeşitli direniş örgütleri oluşturulurken, bu örgütlerin tek çatı altında toplanmasıyla da 1 Ağustos 1958 tarihinde Türk Mukavemet Teşkilatı kurulur. Bir savunma örgütü olarak kurulan TMT’nin öncülüğünde verilen destansı mücadeleyle de, Kıbrıs Türk halkı 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit kurucu ortağı olmuştur.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “enosise bir sıçrama tahtası” olarak gören Rum liderliğinin Kıbrıs Türk halkını imha etmek için hazırladığı Akritas Planı doğrultusunda da 21 Aralık 1963 tarihinde başlayan Rum saldırılarına karşı TMT büyük bir mücadele verirken, halkımızın yok olmasını önlemiş, kendi yönetimlerimiz oluşturularak, devletimizin ilk temelleri atılmıştır. O günden bu yana da Kıbrıs’ta iki ayrı devlet vardır. Kıbrıs’ta tek gerçekçi çözüm olan ve Anavatan Türkiye tarafından da desteklenen egemen eşit 2 devletin varlığına dayalı çözüm önerimiz de buna dayanmaktadır. İlk kez Cenevre’de müzakere masasına koyduğumuz bu çözüm önerimizden geri adım atacak değiliz. Anavatan Türkiye ile birlikte belirlediğimiz bu yolda yürümeye devam edeceğiz.
GÜVENLİK KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI’NIN KURULUŞU
Halkımızın büyük acılara ve fedakarlıklara katlanarak TMT öncülüğünde verdiği mücadele ile 20 Temmuz 1974 sabahına ulaşılmış, Anavatan Türkiye’nin gerçekleştirdiği Barış Harekatı ile tüm Kıbrıs’a barış ve huzur gelirken, yeni dönem başlamıştır.
Barış Harekatı sonrasında, 13 Şubat 1975 tarihinde Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kurulmasına müteakip, 1 Ağustos 1976 tarihinde TMT’nin temelleri üzerinde Güvenlik Kuvvetleri kurulmuştur. Bugün çağdaş, düzenli ve güçlü bir ordu haline gelen Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı ile birlikte halkımızın en büyük koruyucusu ve teminatıdır.
RUM’UN AZINLIĞI OLMAYACAĞIZ
Kıbrıs Türk halkı bugünlere kolay ulaşmadı. Bunun bedeli çok ağır oldu. Evlatlarımız Mehmetçiklerle birlikte toprağa düştü. Ülkemizin ve KKTC’nin temellerinde kan ve can vardır. Bu nedenle kimse bizden 1974 öncesine dönmemizi, federasyon aldatmacası altında devletimizden ve egemenliğimizden vazgeçmemizi, Rum’un azınlığı olmamızı beklemesin. Kıbrıs Türk halkı bu topraklarda Rum tarafının iddia ettiği gibi “misafir veya azınlık” değil, 1571 yılından bu yana en az onlar kadar hak sahibidir. Tüm dünya da bunu böyle bilmelidir.
Toplumsal Direniş Bayramı’mızı bir kez kutlarken, Kıbrıs’ın fethinde ve bugüne dek toprağa düşen şehitlerimizi rahmet ve minnetle anar, hayatta olan TMT’ciler ile gazilerimizi saygıyla selamlarım.