Dünya nüfusu artık 8 milyar sınırını aştı. Bölgelerin demografik yapısına bakıldığında en yaşlı nüfus Avrupa’da yaşıyor. Aslında genç göçmenlerin ilk tercih ettiği bölgeler arasında Avrupa var. Fakat her geçen gün artan ırkçılık göçmenler için büyük bir sorun. Uzmanlar, aşırı sağ yaklaşımların da bu konuda korku iklimi yarattığını söylüyor.
Dünyanın nüfusu 8 milyara ulaştı. 11 yıl önce 7 milyar sınırını aşan dünya, 2023 yılına 8 milyarın üzerinde insanla girecek.
Birleşmiş Miller’in (BM) açıkladığı son nüfus verilerinde dikkat çekici detaylar var. 20. yüzyılın ortalarında hızla artan nüfus şimdilerde yavaşlama seyrinde. 9 milyar sınırına ulaşmak 15 yıl sürebilir. Ayrıca 2080’e kadar 10 milyar sınırına ulaşılması da öngörülmüyor.
BM verilerinin gözler önüne serdiği çarpıcı verilerden biri ise Avrupa’nın her geçen gün daha da yaşlandığı. Afrika ve Asya’da ise aksine genç nüfus artış gösteriyor.
Uzmanlara göre Avrupa bu konuyu sosyal yardımları artırarak ve nitelikli iş gücünü kıtaya çekerek çözmeye çalışsa da yabancılara karşı yükselen ırkçılık atılacak adımlara engel oluyor.
Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı, Avrupa’nın yaşlanmasını doğum oranlarının azalması ve dışarıya göçün artmasıyla açıklıyor.
“Avrupa nüfusu azalıyor”
Bayraklı, Avrupa’da doğum oranlarının düşmesine karşı hükümetlerin teşvik yoluna giderek çözüm geliştirmeye çalıştığından bahsediyor. “Özellikle Batı Avrupa’da olan çocuk için ek yardım, çeşitli sosyal yardımlar gibi politikalar uzunca süredir var” diyen Bayraklı, buna rağmen nüfusta ciddi bir azalma olduğuna da dikkati çekiyor:
“Doğu Avrupa’da ise hem doğum oranlarının düşmesi hem de ekonomik şartlardan dolayı bir göç var. Bunun neticesinde mesela Bulgaristan, Romanya, Yunanistan gibi ülkelerin nüfusunda azalmalar yaşanıyor. Çünkü ciddi olarak yurt dışına, hem batı Avrupa’ya hem de Amerika’ya göç veriyor bu ülkeler. Dolayısıyla nüfuslarında gerileme oluyor. Yani iki farklı mesele söz konusu.”
“Avrupa’nın nitelikli iş gücüne ihtiyacı var”
Bayraklı, Batı Avrupa ülkelerinin yaşlanan nüfusu dışarıdan göçle aşmaya çalıştığını söylüyor. Öncelikle Doğu Avrupa’dan alınan göçün önemli olduğuna değiniyor. Ancak “Bunun ötesinde de Avrupa dışından göç alıyor. Buradaki temel sıkıntı ise nitelikli iş gücü. Avrupaı devletlerinin aynı zamanda nitelikli iş gücüne ihtiyaçları var” diyor.
Bayraklı’nın örnek verdiği ülkeler Almanya ve Fransa…
“Mesela Almanya’da ciddi mühendis açığı var. Özellikle bilgisayar mühendisliği ve yazılım mühendisliği alanında. Fakat bu nitelikli iş gücünü çekme konusunda bu devletler ciddi sıkıntı yaşıyorlar. Örneğin, Almanya, Fransa gibi devletler Hindistan’dan yahut dünyanın diğer bölgelerinden gelen göçmenlerle ciddi sıkıntı yaşıyorlar.”
“Irkçılık, genç göçmenleri barındırmıyor”
Bu ülkelerde ne kadar genç nüfusa ihtiyaç duyulsa da gelen göçmenler bir süre sonra farklı rotalara yönleniyor. Bayraklı, bunun en önemli nedenlerinden birinin yoğun ırkçı davranışlar ve ayrımcılık olduğunu söylüyor:
“Bu insanların Amerika’ya yahut İngiltere’ye yöneldiğini görüyoruz. Bu temel sıkıntılardan bir tanesi bu ülkeler için. Mesela Almanya, Amerika Birleşik Devletleri gibi yeşil kart tarzı bir program başlattı. Fakat bunda bir türlü istedikleri neticeyi elde edemediler.”
“Genç göçmenler aşırı sağ partileri tetikliyor”
Avrupa’da giderek artan yaşlı nüfus kıtada niteliksiz işçi gücünü de açığa çıkartıyor. “Bu ülkeler daha basit işlerde çalışmak için de iş gücüne ihtiyaç duyuyor” diyen Bayraklı şöyle devam ediyor:
“Bu iş gücü de Afrika bölgesinden, Orta Doğu, Asya bölgesinden gelen göçmenler yahut mülteciler üzerinden karşılanıyor. Fakat bu noktada da buradaki artan yabancı nüfusu, göçmen nüfusta bir taraftan o ülkedeki ırkçılığı tetikliyor. Ve aşırı sağ partilerin yükselişini tetikliyor. Ciddi toplumsal sosyal problemlerin de üremesine neden oluyor.”
“Komple teorileri insanları korkutuyor”
Bayraklı’ya göre Avrupa’nın aldığı göç kültür ve din yapısını da değiştirdi.
“Avrupa’daki yabancı nüfus, göçmen nüfus, mülteci nüfusu da katacak olursanız Avrupa bugün tarihinde olmadığı kadar çok kültürlü, çok dinli bir toplum haline geldi.”
Bu durum siyasi sorunları da tetikledi. Zira, Avrupa’da yabancı karşıtlığı artıyor. Kıtanın aşırı sağa yönelmesini bu duruma bağlayan Bayraklı, “Kullandıkları argümanlardan biri bu oluyor. Avrupa’daki nüfus tamamen değişecek ve Avrupa’da Hristiyanlar yahut Avrupalı yerli halklar azınlık konumuna düşecekler gibi argümanları var. Yani komple teorisi üzerinden insanlar korkutuluyorlar” diyor.
“Aşırı sağcılar korku iklimi yaratıyor”
Bayraklı, aşırı sağcı siyasetçilerin argümanları nedeniyle Avrupalılar için bir korku iklimi yaratıldığını belirtiyor. Bu yüzden siyasetçilerin genç nüfusla alakalı çalışmaları bir nevi öteleniyor:
“Uzmanlar ve siyasetçiler arasında bunun bir ihtiyaç olduğuyla ilgili genel bir kabul var. Fakat, aşırı sağcıların yarattığı bu korku iklimi içerisinde bu meseleleri kamuoyunda tartışmak rasyonel bir şekilde imkansız hale geldi. Dolayısıyla artık siyasetçiler bu argümanları pek kullanamıyorlar. Daha fazla göçmen almalıyız, iş gücü ihtiyacı deme konusunda çok çekiniyor ve korkuyorlar.”
Genç nüfus sosyal sistemler için önemli
Yaşlı nüfusun fazla olması nedeniyle emekli sayısı yüksek. Bayraklı, sağlık, güvenlik ve sosyal güvenlik sistemi gibi konuların işlerliğini koruması için genç nüfusa olan ihtiyaca da dikkati çekiyor. Zira, genç çalışan nüfus üzerinden sosyal güvenlik sistemini finanse ederek emeklilere maaş veriliyor:
“Birçok uzman, akademisyen, yapılan çalışmalar Avrupa’nın daha fazla göçmene, genç nüfusa ihtiyacı olduğunu, bunu kendisinin karşılayamadığını söylüyor. Ayrıca, Avrupa ekonomilerinin ayakta kalması için sağlık, güvenlik sistemi, sosyal güvenlik sistemi gibi konuların işler halde kalması için genç çalışan nüfusa ihtiyaç olunduğunun da farkındalar. Çünkü genç çalışan nüfus üzerinden sosyal güvenlik sistemini finanse ederek emeklilere maaş veriyorsunuz.”