ABD eski Başkanı Donald Trump, 2024’teki Başkanlık seçimleri için adaylığını resmen duyurdu. Ancak Beyaz Saray’a giden yol Trump için bir hayli zorlu olacak gibi görünüyor.
Florida’nın Palm Beach şehrindeki Mar-a-Lago malikanesinde kameraların karşısına geçen ABD eski Başkanı Donald Trump, “Amerika’nın geri dönüşü şimdi başlıyor” diyerek başladığı konuşmasında, iki yıl önce görevi, ABD’yi altın çağına hazır bir halde bıraktığını savundu.
İktidarı döneminde ekonominin tarihte görülmemiş bir şekilde iyileştiğini, dış politikada Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore’nin ABD’ye, özellikle de kendisine saygı duyduğunu öne süren Trump, sözlerini şöyle devam ettirdi:
“Uzun zamandır, on yıllardır savaşın olmadığı bir dönem, bunu o kadar uzun bir süredir başaran ilk başkandım. Dünya barış içindeydi. Amerika gelişiyordu ve ülkemiz muhteşem bir gelecek yolunda ilerliyordu. Çünkü Amerikan halkına büyük sözler verdim ve diğer başkanların aksine sözlerimi tuttum. Bizim liderliğimizde, biz büyük ve şanlı bir millettik. Bu, uzun zamandır duymadığınız bir şeydi.”
“ABD Başkanlığına adaylığımı açıklıyorum”
Trump, Joe Biden yönetimi altında ise ülkenin düşüşe geçtiğini öne sürerek, “Milyonlarca Amerikalı için Joe Biden yönetimindeki son iki yıl, acı, zorluk, kaygı ve umutsuzlukla dolu bir dönem oldu. ABD küçük düşürüldü, utandırıldı, zayıflatıldı” şeklinde konuştu.
“Başkan olsaydım Ukrayna (krizi) asla olmazdı” diyen Trump, Biden’ın dış politikasına yönelik sert eleştirilerde bulundu.
Trump konuşmasında ara seçimlerde destek verdiği adayların 232’sinin kazandığını, sadece 22’sinin kaybettiğini söyledi ve başarılı olduğunu iddia etti. Ancak durum pek de öyle görünmüyor.
TRT Haber’e konuşan Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Helin Sarı Ertem, Trump’ın ani çıkışlarına ve popülist yaklaşımlarına dikkat çekerek, ABD’deki ara seçimlerde Cumhuriyetçilerin beklediklerini alamadığını söylüyor.
“Trump’ın feci çıkışları Cumhuriyetçi Parti’nin beklenenden daha az oy almasına sebep bile olmuş olabilir. Yani bu konuda çok net bir öngörüde bulunamıyorum. Geri tepiyor da olabilir bu çıkışlar. Çünkü proaktif davranmaya çalışıyor. Ama bunu birlikte gördük ki ara seçimlerde istediği kadar bir kuvvet gösteremedi Trump’ın desteklediği adaylar.”
Öte yandan Trump, 8 Kasım ara seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’ye yönelik daha fazla başarı gösteremediği yönündeki eleştirilerin çoğunun haklı olduğunu kabul ederken, Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçilerin kontrolü ele geçirdiğini ve bunun Amerikan rüyasını kurtarma mücadelesinin sadece başlangıcı olduğunu savundu.
“Amerika’yı yeniden büyük ve şanlı yapmak için bu gece ABD Başkanlığına adaylığımı açıklıyorum.”
Güçlü aday Ron DeSantis
Peki Trump başkanlığa aday olabilecek mi? Bu soru önemli. Çünkü ilk önce katetmesi gereken uzun ve zorlu bir yol var. Cumhuriyetçi Parti içerisinde başlayacak adaylık yarışında Trump karşısında oldukça güçlü bir aday var.
ABD ara seçimlerinde büyük başarı elde eden ve 2024 başkan adaylığı konusunda ismi güçlenen Florida Valisi Ron DeSantis.
Öyle ki, 44 yaşındaki DeSantis, Florida valilik seçimini yaklaşık 20 puan farkla kazanarak Cumhuriyetçi Parti’nin yeni yıldızı oldu. İki isim arasındaki gerginlik bir süre önce başladı bile.. Trump geçtiğimiz günlerde parti içinde adaylık için ismi konuşulan DeSantis’i açıkça uyardı ve aday olmamasını istedi.
Peki Trump’ın “hafif siklet” olarak nitelediği olası rakibi gerçekten de güçlü bir aday değil mi?
ABD Uzmanı Sarı, parti içi yarışın Trump için oldukça zor geçeceği görüşünde.
“Florida’daki Vali çok kolay bir lokmaya benzemiyor. Trump’ın bu fevri çıkışlarından, popülist idam havasından Cumhuriyetçi Parti’nin de bütünüyle hoşlanmadığını biliyoruz.
Mesela görevden azil konusunda Cumhuriyetçi Parti Trump’ı bir anlamda kurtardı, senatoda geçmedi ama o aslında partinin imajını kurtarmakla da ilgiliydi. Güçlü bir aday var. Trump için Cumhuriyetçi Parti seçimleri kolay geçmeyecek.”
Ancak tüm bunlara rağmen Trump, ülkenin içinden geçtiği zorluğun 2024 Başkanlık seçimlerine kadar çok daha kötü olacağını ve bunun da daha net anlaşılacağını savunuyor ve bu durumun kendisi için büyük bir avantaj olacağını düşünüyor.
“Ekonomi ve Ukrayna seçime etki edecek”
Doç. Dr. Helin Sarı Ertem de Trump’ın ekonomik anlamda iyi bir karnesi olduğuna dikkat çekiyor ve nihayetinde olayın sıradan Amerikalının ekonomik durumunda kilitleneceğini belirtiyor ve ekliyor:
“Trump’ın bu konuda avantajı var. Çünkü ekonomiyi nispeten düzeltmişti. Önce Amerika diyerek bu korumacı politikaları uygulayarak… Dolayısıyla eğer pandemi yaşanmasaydı Trump iyi gidiyordu. Günlük hayatını idame ettirme telaşında olan bir Amerikalı için ekonomiyi düzelten bir isimdir. Evet. Başarı hikayesidir. Trump çok para kazanmış iş adamı örneğidir ve Amerika bu örnekleri sever”
Sarı, sıradan ABD’liler için günlük yaşamlarının değişip değişmemesi, daha rahat yaşamaları, iş bulmaları, çocuklarının büyüdükleri kasabada iş bularak kalmasının oy verme yönelimlerini doğrudan etkilediğine dikkat çekiyor:
“Bu insanlar için, dünyada o anda yaşanan bir kriz, başka ülkedeki insan hakları ihlali çok bir şey ifade etmiyor. Ne ifade ediyor? Ceplerine giren para. İlgilendikleri şey, örneğin madenlerin çevre sebebiyle kapatılmaması olabiliyor. İlk seçildiğinde de özellikle bu kitlelerden oy almıştı. İş vaat ederek ve normal günlük yaşantılarının değişmeyeceğini, daha iyiye gideceğini vurgulayarak kitleleri etki altına alıyor.”
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla başlayan savaşın da 2024’e giden sürece ve seçimin kendisine doğrudan ya da dolaylı etki edeceği konusunda neredeyse herkes hemfikir. Bunun iki nedeni bulunuyor. Birincisi Biden yönetiminin Ukrayna’ya desteğin artarak devam edeceği yönündeki politikaları ve bu durumun getirdiği ekonomik yük. İkincisi ise, Trump’ın savaşı ve getirdiği ekonomik yükü daha şimdiden, sık sık önemli bir malzeme olarak görmesi.
Helin Sarı da bu durumun seçimlere etki edeceğini düşünen uzmanlardan. Sarı, Ukrayna savaşının da aslında dolaylı olarak sıradan Amerikalının cebine etki ettiğini ve edeceğini belirterek, durumun Biden yönetimi aleyhine hızla değiştiğini söylüyor:
“Cumhuriyetçi Parti’nin ve hatta demokratların içinde liberal demokratlar diye kendilerini tanımlayan bir grup, Ukraynalıların artık masaya oturtulması gerektiğini düşünüyor. Şunu diyorlar, sıradan, vergi veren bir Amerikalı neden Ukrayna’daki savaşın yükünü çeksin? Neden ekonomik bedelini ödesin diye bakıyor Cumhuriyetçiler.
Şimdi Trump ne diyor? ‘Ben olsaydım Rusya’yla bu savaş yaşanmazdı.’ ‘Ben Rusya’yı ikna ederdim’. Hep böyle bir Rusya’yla yakınlık vurgusu var. Biden ise askeri anlamda mecburen şu anda Rusya ile baş etmek zorunda. Diğer taraftan da bütün dikkati Çin’e çekmeye, yine o da Çin üzerindeki Amerika’nın baskısını arttırmaya çalışan bir lider.”
Trump’ın Cumhuriyetçi Parti seçimleri başarıyla atlatacağını söylemek için erken. Ancak Trump’ın önemli bir destekleyici kitlesinin halihazırda Amerika’da mevcut olduğu görünüyor.
Sarı da Trump’ın bu kitleleri etkileme yönüne dikkat çekiyor.
“Gerçekten de kitleleri hala etkileyebilen, hamasetiyle, ses tonuyla, kahramanlık hikayeleriyle Trump kitlelere çok kolay nüfuz eden bir lider. Bununla birlikte Amerika Birleşik Devletleri’ni çoğu zaman doğu ve batı yakasından ibaretmiş gibi zannediyoruz. Yani New York-Washington hattı ve diğer tarafta da Kaliforniya’yı Amerika zannediyoruz. Oysa ortada, ABD’nin orta bölümlerinde özellikle Trump gibi bir liderden hoşlanabilecek çok sayıda insan var.”