Almanya’nın Frankfurt kentinde görülen “NSU 2.0” imzalı aşırı sağcı tehdit mektupları davasında yargılanan sanık 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Frankfurt Bölge Mahkemesinde görülen davada yargıç, Berlin’den gelen Alexander M’nin , avukatlara, politikacılara, gazetecilere ve kamuya mal olmuş kişilere elektronik posta, faks veya kısa mesaj yoluyla bir dizi nefret dolu ve ırkçı tehdit mektubu gönderdiğine karar verdi.
Mahkeme, Alexander M’yi, halkı suç işlemeye teşvik etmek, halkı kışkırtmak, kamu huzurunu bozmak, anayasa karşıtı semboller kullanmak, tehdit etmek, kolluk kuvvetlerine saldırmak ve hakaret etmekten suçlu bularak 5 yıl 10 ay hapis cezasına mahkum etti.
Sanık ise mahkemedeki son savunmasında suçlamaları bir kez daha reddetti.
Ağustos 2018’de Frankfurtlu avukat Seda Başay-Yıldız ve ailesine yönelik ölüm tehditleri içeren mektuplar ayrıca komedi yazarı Jan Böhmermann, sunucu Maybritt Illner ve kabare sanatçısı İdil Baydar gibi isimlere de gönderilmişti.
Mektupların sonunda Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütüne atıfla “NSU 2.0” imzası yer alıyordu.
Savcılık, diğer suçların yanı sıra hakaret ve zorlamaya teşebbüs, kamu barışını bozma ve halkı kışkırtma suçlarından 7,5 yıl hapis cezası talep etmişti.
İddianamede, Alexander M’nin alıcıların kişisel ve kamuya açık olmayan verilerini sahte kimliklerle çeşitli polis karakollarından elde ettiği belirtilmişti.
NSU’nun geçmişi
Almanya’da 2000-2007’de 8 Türk vatandaşının öldürüldüğü cinayetler uzun süre karanlıkta kalmış, bunların arkasında NSU adlı Neonazi terör örgütünün olduğu 2011’de ortaya çıkmıştı.
NSU üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, 4 Kasım 2011’de bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmuş, intihar ettikleri öne sürülmüştü.
Terör örgütünün hayattaki tek üyesi olduğu iddia edilen Beate Zschaepe, örgüt arkadaşlarının ölümü üzerine hücre evini ateşe vermiş ve polise teslim olmuştu. Zschaepe, 11 Temmuz 2018’de sona eren davada ömür boyu hapse mahkum edilmişti.
Neonazi terör örgütünün, uzun yıllar boyunca Alman güvenlik birimlerince tespit edilememiş olması, NSU üyelerinin geçmişte bazı istihbarat muhbirleriyle ilişki kurduklarının ortaya çıkması, Almanya’da büyük tartışmalara yol açmıştı.