Yunanistan, Türkiye’nin Libya’dan Mısır’a proaktif siyasi ve diplomatik adımlarına alelacele planlandığı belli olan “endişe” ziyaretleriyle cevap vermeye çalışıyor.
Genişlemeci politikalarıyla bilinen Yunanistan, yaşadığı derin ekonomik kriz ve devasa borç yüküne rağmen aşırı silahlanmaya milyarlarca dolar harcıyor, bölgede Türkiye karşıtı cephe oluşturma hedefiyle çalışıyor.
Doğu Akdeniz’de maksimalist taleplerle Türkiye’yi Antalya Körfezi’ne sıkıştırmayı planlayan Yunanistan, İsrail ve Mısır ile de yaptığı anlaşmalarla hakkı olmayan alanları ele geçiriyor.
Ancak Türkiye, Doğu Akdeniz’de bir oldubittiye izin vermeyeceğini ilan ederken, yeraltı kaynaklarının adil paylaşımı konusunu sürekli gündemde tutuyor.
Öte yandan Türkiye, Yunanistan’ın bu genişlemeci planlarına en büyük cevabı Libya ile imzaladığı anlaşma ile verdi.
Türkiye’nin Kuzey Afrika ülkesi Libya’da 2011’den beri yaşananları yakından takip etmesi ve 2019’da Birleşmiş Milletler tarafından tanınan hükümetin destek talebini kabul etmesi, Doğu Akdeniz’de Yunanistan’ın yıllardır öğrendiği, tecrübe ettiği ezberi bozdu.
Öyle ki, Türkiye’nin meşru hükümetle ilişkileri geliştirmesi ve 2019’da Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması anlaşmasını imzalaması Yunanistan’da büyük bir endişeye neden oldu.
Başkent Trablus’taki meşru hükümeti devirmek için saldırı düzenleyen doğudaki milislerin lideri Halife Hafter’le temas kuran Yunanistan, Türkiye ile Libya arasında imzalanan anlaşmanın geçersiz sayılması için birçok platformda çalışmalar yürüttü.
Son olarak ise, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Libya’ya gerçekleştireceği ziyaret kapsamında ilk önce başkent Trablus’a gitmesi ve burada Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed Menfi ile görüşmesi, oradan da Bingazi’ye geçerek Tobruk’taki Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ile görüşmesi bekleniyordu.
Ancak planlanan Trablus ziyareti iki ülke arasında diplomatik bir krize neden oldu.
Trablus hükümetinin Dışişleri Bakanı Nacla Manguş, Yunan Bakan’ı karşılamak için havalimanında hazır bekliyordu ancak Dendias uçağı başkente indiğinde aşağı inmeyi reddetti ve kendini bekleyen Mangous ile görüşme yapmadan Bingazi’ye gitti.
Yunanistan’ın “oldukça amatör” olarak nitelendirilen bu diplomatik başarısızlığı “endişe” ile atılmış bir adım gibi görünüyor. Zira, Dandias’ın Libya ziyareti Libya’nın meşru hükümeti ile Türkiye arasında imzalanan “Hidrokarbon” anlaşmasının hemen akabinde geldi.
Diğer taraftan Yunanistan, geçtiğimiz cumartesi günü yayınladığı “916/22” sayılı yeni bir NAVTEX (denizcilere duyuru) ile Amerikan Exxon Mobil şirketinin Girit adasının güneybatısındaki sismik araştırmalar sahasını, Libya’ya doğru genişletti.
Yunanistan 7 Kasım’da yayınladığı ilk NAVTEX’te Amerikalı şirketin araştırma sahalarını Libya’nın tepkisine yol açmayacak şekilde belirlemişti.
Yayınlanan yeni NAVTEX ile ilgili araştırma sahaları, Yunanistan’ın Girit açıklarındaki Gavdos gibi küçük adaların kıta sahanlığı bulunduğu şeklindeki Yunan iddiasına dayanılarak belirlendi.
Girit’in güneyindeki küçük adaların kıta sahanlığı bulunduğu iddiasına Libya hükümeti, 2019 yılında tepki göstermişti. İki ülke arasında anlaşma bulunmadığı durumlarda, uluslararası uygulamalar ‘orta çizgi’nin esas alınmasını öngörüyor.
Yunanistan’ın bu politikasının, Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Trablus havaalanında yol açtığı diplomatik krizden sonra, Libya ile ilişkilerinde gerilimi daha da tırmandıracak bir adım olduğu belirtiliyor.
Yunanistan’ın Türkiye’nin attığı adımlara karşı geliştirdiği ve diplomatik alt zemini hazırlanmamış adımlar sadece Libya için geçerli değildi.
Uzun bir süredir Türkiye’ye bypass edecek, İsrail gazını Avrupa’ya ulaştıracak Doğu Akdeniz Doğalgaz Boru Hattı Projesi’nden (EastMed) ABD’lilerin ellerini çekmesiyle Yunanistan büyük bir hayal kırıklığına uğradı.
Zira Yunanistan, Türkiye karşıtı bir cephe olarak nitelendirdiği ülkeleri (Yunanistan, İsrail, GKRY) bu proje etrafında bir araya getirmişti.
Türkiye’nin son aylarda Mısır ile ilişkileri onarma, yeniden tesis etme ve geliştirme konusunda attığı adımlar da Yunanistan için kabusa dönüşmüş durumda.
Hatırlanacağı üzere iki ülke arasında 2020 yılında deniz yetki alanlarını belirleyen bir anlaşma imzalanmıştı ancak bu anlaşmaya rağmen Yunanistan Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkileri yakınlaştırma sinyallerinden rahatsız. Bunun nedeninin de çok açık bir nedeni var.
Mısır eğer Yunanistan ile değil de Türkiye ile deniz yetki alanları anlaşması yaparsa 40 bin kilometrekareden fazla bir alana daha sahip olacağı dile getiriliyor. Halbuki halihazırda Yunanistan Mısır’dan devasa bir alanı gasp etmiş görünüyor.
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi ile Dünya Kupası’nın açılış töreni için gittiği Katar’ın başkenti Doha’da el sıkışması da Yunanistan’da korkuya neden oldu. Dışişleri Bakanı Dandias soluğu Kahire’de aldı.
15 yıl sonra ilk defa bakan düzeyinde karşılıklı ziyaretlerin gerçekleştirildiği Türkiye-İsrail ilişkileri de Yunanistan tarafından yakından takip ediliyor. İsrail hem deniz yetki alanları konusunda hem de askeri konularda Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) için oldukça önemli.
Yunanistan, İsrail’den gelişmiş askeri ekipmanlar alırken, 3 ülke Akdeniz’de sık sık askeri tatbikatlar gerçekleştiriyordu.
Türkiye ile normalleşen İsrail’in artık Yunanistan politikasında da dengeli olması bekleniyor. Dolayısıyla Yunanistan, iki ülke arasında yaşanan her gelişmeyi yakından takip ediyor. Seçimleri kazanan Binyamin Netanyahu’nun da Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi konusunda çaba göstereceği görünüyor.
Yunanistan’ın Türkiye’nin askeri, diplomatik ve siyasi ilişkilerini yakından takip ettiği yer sadece Akdeniz’den ibaret değil. Uzak doğu ülkeleriyle artan savunma sanayii işbirliği, Pakistan-Türkiye-Azerbaycan ilişkileri ve Körfez ülkeleriyle yakınlaşma Yunanistan tarafından “endişeyle” takip ediliyor.