Çin’de sert salgın önlemleri, uzun süredir görülmeyen toplumsal hareketleri tetiklemeye başladı. Ülke, 1989’dan beri yaşanan en büyük protestolara sahne oluyor. Bir kesim bunun, Devlet Başkanı Şi için bir tehdit oluşturduğunu düşünürken, ülkedeki muhalif kanat, protestoların uzun sürmeyeceği kanısında.
Pekin’de Çin Komünist Partisi kongresi öncesi bir köprüye salgın karşıtı pankart asıldı. Bu, ilk kıvılcım oldu.
Onu, Zhengzhou’daki fabrika işçilerinin protestosu izledi.
Urumçi’de yaşanan yangın faciasıyla eylemler, toplumsal bir dalgaya dönüştü.
Şanghay’daki protestodaysa Çin lideri Şi ve Komünist Parti istifaya çağrıldı.
Pekin’in sıfır vaka politikası hedefte.
Ulusal Tayvan Üniversitesi’nden Tien Hsiung, konuya ilişkin, “Bu protesto 1989 yılından beri en büyük, en şiddetli protesto oldu. O yüzden Şi Cinping ve Komünist Partisi için büyük bir tehdit oldu. İnsanlara daha fazla özgürlük verebilir. Çünkü bu protestoların büyüyeceğini düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
2020 ve 2021 yıllarında Çin, sert tedbirlerle salgında kontrolü sağladı, can kaybı sınırlı kaldı. Ancak omicron varyantıyla bu politikanın uygulanabilirliği tartışılmaya başladı.
Çin’deki muhalif kesim ise protestoların uzun ömürlü olamayacağı kanısında.
Çinli aktivist Ai Weiwei, “Hong Kong ölçeğinde veya 1989 ölçeğinde bir şey olsa bile hükümeti sarsmayacak. Ülkede siyasi gündem yok. Protestolar muhtemelen devam etmeyecek. Göstericiler, örgütlenme ve liderlikten yoksunlar.” dedi.
Tansiyonun giderek yükseldiği Çin’de, sıfır vaka politikasının ne kadar süreceği merak konusu.