Hakikat yazı dizgisine uzun bir ara verdiğimin farkındayım, ancak başka çalışmalar yapıyorum: kitaptır, dergidir, dernektir, ailedir derken zaman çok çabuk geçmiş. Bu arada etrafı da gözlemliyorum: Yargılarımız çoğalmış, suçlu aramaya başlamışız.
Öncelikle suçlu aramak bir duygu halinden çok bir yargıdır. İçinde yaşadığımız çevrenin kurallarına, değer yargılarına ters davranıldığında içten gelen ve susmayan bir sestir. Suçu kendisi yapmış olsa bile vicdanı rahat etmeyeceğini bilerek hırsından suçu başkalarına yönlendirmekten çekinmeyen hastalıklı kişilikler de mevcuttur.
İnsanoğlu işte… Bir başkasının üzerine suç yıkmakta insanın üstüne yok. Kusura bakmayın da etrafınızda yaşanılan problem her neyse suçlu aramak yerine birde kendi “serginize” bakın. Suçlu arama eğilimi, kendi egonuzu susturmaktan başka bir şey değildir. Eğer ki vicdan teraziniz eşitse hiçbir şey yapmaya ve kendinizi kanıtlamaya ihtiyacınız yoktur.
Yaşadığımız bu zorlu dönemlerde suçlu aramak yerine, çözüm üretmenin çok daha iyi olacağı kanısındayım. Demem odur ki, bu duygular sizi rahatsız ediyorsa aşılamayacak bir engel değildir, yardım alın. Çünkü beyninizi kemiren, sizi değersiz ve güçsüz bir ruh haline dönüştürecektir. Hayatta o kadar değerli şeyler var ki onları erken bulmaya çalışın.
Yazıma son verirken Psk. Kemal Tuncer’in şiirini paylaşmak isterim;
Öğrendim ki;
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın,
Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.
Öğrendim ki;
Şartlar ve olaylar kim olduğunuzu etkilemiş olabilir,
Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.
Öğrendim ki,
İki kişi münakaşa ediyorsa,
Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.
Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.
Öğrendim ki;
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar,
Ve problem fırsatın yanında cüce kalır.
Öğrendim ki;
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun,
Pişmanlığı uzun yıllar sürüyor.