Yayınlanan Twitter belgelerinin ardından birçok kişinin eski yönetim tarafından sansürlendiği iddiaları gündemde. Twitter’ın yeni sahibi Elon Musk, belgelerin devamının da geleceğini söylüyor. Uzmanlara göre, iddialar skandal niteliği taşıyan, sistematik ve yanlı bir sansür sistemini gösteriyor.
Kişiye göre değişen kurallar, yayılması engellenen görüşler, ‘gölgeleme’ adı altında çok ciddi sansür uygulamaları ve daha fazlası… ABD’li milyarder Elon Musk’ın satın almasının ardından Twitter’da sular bir türlü durulmuyor.
Süreç içerisinde farklı gazeteciler birbirinden önemli konuları ‘Twitter Dosyaları’ olarak yayınlamaya devam ediyor. Şimdilik 4 seri halinde olan paylaşımlara yenilerinin de ekleneceği sır değil…
Aslında her şey bağımsız gazeteci Bari Weiss’in 9 Aralık’ta “Twitter Files 2.0” başlıklı 31 tweet’lik bir ileti dizisi yayınlamasıyla başladı. Weiss’in iddiasına göre Twitter çalışanlarından oluşan ekipler kara listeler oluşturuyor, beğenilmeyen tweet’lerin trend olmasını engelliyor ve istedikleri hesapların, hatta trend olan konuların görünürlüğünü aktif olarak sınırlandırıyordu. Tüm bunlar gizlice ve kullanıcılar bilgilendirilmeden yapılıyordu.
Biden’ın oğlu için kurallar değiştirilmiş
‘Twitter Dosyaları’ adı altında yapılan açıklamalar şirketin üst düzey yöneticilerinin aralarındaki konuşmaları da içeriyor. Weiss’in ardından başka bir gazeteci Matt Taibbi’nin yine Twitter’dan paylaştıkları bu skandalın bir başka yönünü ortaya çıkardı.
Taibbi’nin “Twitter Dosyaları 2.0” dizisi 2020’de başkanlık kampanyası sırasında Joe Biden’ın oğlu Hunter Biden hakkındaki iddialar hakkında oldu. Buna göre, Hunter hakkındaki iddialar Twitter tarafından sansürlendi. Hatta Twitter, “saldırıya uğramış materyal” filtresini kullanarak herhangi birinin bu konuda tweet atmasını veya doğrudan mesaj yoluyla göndermesinin önüne geçti. Şirket ayrıca New York Post’un hesabını birkaç günlüğüne askıya alarak daha fazla tweet atmasını da engelledi.
Görünürlük filtreleme veya gölge yasaklama
Weiss’in Twitter hakkındaki iddialarına göre Twitter çalışanlarının, muhafazakar veya sağcı sesleri orantısız bir şekilde hedef almak için kullandıkları yöntemler, kullanıcıların veya gönderilerin görünürlüğü üzerinde kapsamlı bir denetime sahip. Bu kontrol de çalışanların “Görünürlük Filtreleme” dediği yöntemle gerçekleşiyor. Weiss, bu filtrenin Twitter’daki muhafazakar sesleri susturmak için kullanıldığını iddia ediyor.
Bu iddiaların arasında pandemide trend olması istenilmeyen konular için kullanılan “Trendler Kara Listesi” de var. Weiss’in yayınladığı belgelere göre bir kişinin iddiasının yayılması istenmiyorsa kara listeye alınıyor. Başka bir filtre de “arama engelleme listesi”… Aramalarda görülmesi istenmeyen içerik ya da kullanıcılar bu listeye alınıyor.
Sansüre kim onay verdi?
Weiss’e göre, belirli kullanıcıların erişimini sınırlayıp sınırlamamaya karar veren grup, Stratejik Müdahale Ekibi – Global Yükseliş Ekibi gibi isimlerle adlandırılmış. Ancak siyasi açıdan daha hassas alınması gereken kararlar daha yüksek, resmi olmayan bir düzeyde tartışılıyordu.
Twitter hakkındaki bu açıklamalar birçok soruyu beraberinde getirdi. Aslında sosyal medya hakkında sürekli sorgulanan ‘güvenlik’ meselesinin belki de tahmin edilenlerin de daha ötesinde olduğu gözler önüne serildi.
Çok önemli bir ifşaat
Yayınlanan ‘Twitter Dosyaları’nı ve bu sansürlemelerin nasıl okunması gerektiğini İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Koordinatörü İdris Kardaş ile konuştuk.
Kardaş, öncelikle Twitter Dosyaları’nın ‘ifade özgürlüğüne yaklaşımı ile her fırsatta övünen’ ABD için kelimenin tam anlamıyla skandal niteliği taşıyan, sistematik ve yanlı bir sansür sisteminin ifşa edilmesi anlamına geldiğini belirtiyor.
“Bu ifşaların kimin sayesinde ve kimlere rağmen yapıldığını anlamakta fayda var” diyen Kardaş, Elon Musk’ın geçmişte Twitter’ın ‘içerik politikası’ gerekçeleriyle ABD’li muhafazakarların aleyhine uyguladığı sansürü eleştirdiğini daha sonra da Twitter’ı satın aldığını hatırlatıyor.
Musk neden radikal değişikliklere ihtiyaç duydu?
Dünyanın en zengin insanları listesinde birinciliği elinde tutan, SpaceX ve Tesla gibi dev şirketlerin kurucusu olan Musk’ın Twitter’ı satın alır almaz işten çıkarma, içerik politikalarında köklü değişiklikler ve teknik iyileştirmeler için harekete geçmesi dikkate değer.
Peki, Musk niçin bu kadar radikal değişikliklere ihtiyaç duydu? “İlk olarak çalışanlarının ezici çoğunluğu ‘sol görüşlü’ olan Twitter’ın, ‘muhafazakarların aleyhine’, yanlı ve keyfi bir sansür mekanizması oluşturduğu anlaşıldı” diyor Kardaş.
Twitter’ın özellikle 2020 seçimlerinden bu yana ABD’de demokratların lehine olacak şekilde içerik silme, hesap kapatma, kimi içerikleri ‘az görünür’ yapma ya da öne çıkarma gibi faaliyetlerde bulunmakla eleştirildiğini de anımsatıyor.
“Bir kereye mahsus değil sistematik bir süreç var”
Kardaş’ın üzerinde dikkatle durduğu meselelerden biri de Twitter’ın bu sansürleri de bir kereye mahsus yapmadığını, sistematik olarak bu sürecin yaşandığı gerçekliği oluyor.
Bu konuda da ABD Başkanı Joe Biden’ın oğlunun kirli ilişkilerini ele alan New York Post haberinin Twitter’da nasıl engellendiğinin iç yazışmalarla belgelenmesini örnek veriyor:
“İfşa belgelerine göre içerikler silinmekle kalmamış, Twitter’da Biden’ı korumak için özel bir ekip oluşturulmuş. Yani bu silme işi tek defaya mahsus değildi, süreklilik gösteren, sistematik bir sansürdü.”
Türkiye de sansürden payını aldı
Twitter’ın sadece ABD içinde bir sansür uygulamadığı ve olayın sanılandan daha büyük olabileceği konuşuluyor. Haliyle, süreci takip edenler Türkiye’yi de merak ediyor. Kardaş, aslında ülkemizin de benzer bir süreç yaşadığını anlatıyor:
“Türkiye de daha önce sansürlendi ve ülkemizde trend listesindeki bazı etiketler bu şekilde listeden düşürüldü. İfşalar ABD özelinde olsa da Türkiye’nin de Twitter’ın sansür uygulamalarından nasibini aldığını hatırlatalım.
‘Türkiye DAEŞ ve YPG ile Savaşıyor’ ve ‘Erdoğan’ı Seviyoruz’ etiketlerinin gündem sıralamasında birinci olduktan kısa süre sonra sansüre uğrayarak listeden düşürüldüğünü unutmuş değiliz.”
Twitter’ın istihbarat kurumları ile yakın ilişkisi var
Kardaş, bu noktada sosyal medya platformu olan Twitter ile ilgili çok kritik bir parantez daha açıyor. Twitter’ın ABD istihbarat kurumlarıyla yakın ilişkilerine işaret ediyor ve iç yazışmaların bunu kanıtladığına dikkati çekiyor:
“Twitter Dosyaları’nın önemli bileşenlerinden bir diğeri de Twitter’ın istihbarat kurumları ile kurduğu yakın ilişkinin açığa çıkarılması oldu.
ABD başkanlık seçimlerine doğru Twitter’ın, FBI ve Homeland Security gibi resmi ve özel istihbarat kuruluşlarıyla oldukça yoğun bir ilişki içinde olduğunun iç yazışmalarla belgelenmesi, Twitter’ın kendi kurallarının sınırlarını nasıl ihlal ettiğini gözler önüne serdi.
Son olarak ifşalar, Kongre Binası Baskını’nı takiben Donald Trump’ın hesabının silinmesi sürecinde aralarında eski First Lady Michelle Obama, gazeteciler, teknoloji girişimcileri gibi etkili isimlerin de bulunduğu bir grubun, dönemin Twitter CEO’su Jack Dorsey’e yaptığı açık baskıların Twitter yöneticilerinin nasıl ‘işine geldiğini’ de gösteriyor.”
İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Koordinatörü Kardaş, Türkiye’nin ‘Dezenformasyonla Mücadele Yasası’ ile sosyal ağlardaki şeffaflık sağlama amacının çok önemli olduğunu belirtiyor. Ankara’nın, sosyal ağların kontrolsüz, denetimsiz gücüne karşı demokrasisini ve vatandaşlarını korumak için gerekli adımları attığına işaret ediyor.
“Algoritmalar sizi kategorize ediyor”
“Twitter Dosyaları”yla birlikte artık, tüm kullanıcıların düşündüğü güvenlik sorunu daha büyük bir soru işareti haline geldi. Kardaş’ın sosyal medya uygulamalarıyla alakalı uyardığı bir konu da yetki verseniz de vermeseniz de bu teknolojilerin kişisel bilgilerinize erişiminin olduğu konusu:
“Bu sistemler gelişmiş algoritmalarla sizi profilleyerek kategorize eder. Kısacası kişiliğinizin ve zihninizin bir haritasını oluşturur. Bunlar nelerden hoşlanacağınızı, nelere öfkeleneceğinizi en yakınlarınızdan bile iyi bilen ve bağımlılık yapan sistemlerdir.
İlgilenmeyeceğiniz şeyleri size göstermeyen filtrelerle görüşünüzü dilediğince daraltıp manipüle edebilir. O güne dek ilgilenmediğiniz ama reklam verenlerin ilgilenmenizi istediği ürünlerle ve servislerle ilgilenmenizi mümkün kılabilir.”