Bu haftaki yazımda biraz psikolojik konulara değinmeye çalışacağım. Tabi ki hastalık değil, anabilim dalım olan iletişim ile ilgili olacaktır. Yazacaklarımın hastalık derecesini saygıdeğer psikolog arkadaşlarım söyleyebilir ancak. Gelelim iletişim psikolojisine; İnsanın sağlıklı iletişim kurabilmesi, ilişki becerisini geliştirebilmesi, birbirini etkileyen ve besleyen üç unsura bağlıdır; insanın karakteri, psikolojik farkındalığı ve bu beceriyi gerçekleştirmek için öğrenmesi gereken bilgi.
Öncelikle kendimizle olan iletişimimize bakmalıyız. İnsanın kendisine nasıl baktığı, nasıl hissettiği, hayatı nasıl algıladığı, insanlara karşı ne tür duygular beslediği ve kendisiyle olan sorunları nasıl çözdüğüdür. Daha sonra ikili arasındaki iletişim; aşk, iş ve arkadaşlık alanlarında ikili iletişimde gösterdiğimiz performans hayatımızı zorlaştıran ya da kolaylaştıran bir unsurdur. İkili iletişimde önemli olan kınamadan, yargılamadan, eleştirmeden evvel anlamaktır. Son olarak da grup içerisindeki iletişim farklı psikolojilerden, farklı konuşma alışkanlıklarından ve farklı kişiliklerden oluşan grupların içindeki iletişim becerisi, kişinin hayatını bile belirleyebilir. Çünkü grup içindeki iletişimlerde yaptığınız şakaların, anlattığınız olayların, ileri sürdüğünüz düşüncelerin ortak kabul duygusu oluşturması gerekir.
İnsanların “bir yere ait olma” isteklerine uyum sağlaması beklenir. Konuşma biçiminizin de güzel ve dinlenilir olması aranır. İkili ilişkilerde konuşma biçiminizi sevmeyen biri olsa bile sizi üzmemek için dinlemeyi sürdürmek zorunda kalırken, grup içindeki iletişimlerde dışlanabilirsiniz. Doğal olarak sempatik olmak veya sinir bozucu olmak tarzında isimlendirilmek sizin hayatınızı da etkileyecektir.
Kendine bile ağır olan kişilikler var; yani kendini olduğundan farklı göstermek, yukarıda belirttiğim gibi kendisiyle iletişimi olmayan, ikili ilişkileri uzun sürmeyen ve grup ilişkilerinde de kendini ön plana atmak için en yakınındakini bile harcayan tipler. O kadar ki sizi sakin halinizden çıkartarak delirten, sonrada “İşte siz bilmezsiniz onun bu halleri de var.” diyebilecek kadar küçülen tipler. Bunlar her kümese laf taşıyan tavuklar olduğu için sizi de öyle göstermeye çalışırlar, hatta bir örnek daha vereyim kapı arkasında sizi harcayarak dışarıda sizin yanınızda her şeyi kendi halletmiş gibi davranan hadsizler ve utanmasalar sizi bulunduğunuz yere onlar getirdi diyecek kadar da akıldan yoksun kişiliklerdir. Bunlar iletişim psikolojisinin hastalıklı kısımlarıdır. Bunlar benim işim değil, yalnızca bir ömür boyu sevmek ve sevilmek için başka bir karakteri sırtında taşımak, kendi olmayan bir yükü üstlenmek ne derece doğrudur? Bu davranışlar içerisindeyken insanlar sizi bir yere kadar dinleyebilir ve katlanabilir, o da mecburiyetten.
Ne kadar kötü, iletişim kurmak istemediğin biri ile mecburiyetten iletişime geçmek çok ağır “mecburi insan olmak”. Şimdi bizlere düşen öncelikle kendimiz ile barışmak ve kendimizle iletişim kurmaktır, sonra ikili ilişkilerde hırsı ve egoyu bırakıp karşındaki ile yüzleşebilmek, grup iletişiminde kimseyi sıkmadan kırmadan kendini iyi dinlettirebilmek. Sonuç olarak bu ağırlığı üzerinizden atın ve kendiniz olun, sizi seven her zaman yanınızda olacaktır. Zaman varken hayatın tadını çıkarın, bir gün her şey biter ve ben nelerle uğraştım dersiniz.