AP’nin Fransız Milletvekili Thiollet, AP’de AA muhabirinin İsrail’in Filistinlilere yönelik uygulamaları ve Avrupa ülkelerinin duruşuyla ilgili sorularını yanıtladı.
Thiollet, “Kişisel görüşüm açıkça etnik temizlikle karşı karşıya olduğumuzdur. Bugün İsrail’in davranış şekli Hamas’la mücadeleden, Gazze’deki tüm Filistinlilere ve Batı Şeria’daki Filistinlilere karşı bir mücadele haline gelmiştir.” diye konuştu.
Milletvekili Thiollet, Uluslararası Adalet Divanı (UAD) nezdinde süren bir dava olması nedeniyle “soykırım” nitelemesine doğrudan katılması mümkün olmasa da İsrailli bakanların ve aşırılık yanlısı kişilerin söylemlerinde Filistinlileri “yok etme arzusu” taşıdıklarını açıkça gösteren unsurlar bulunduğuna işaret etti.
Tüm bunlar karşısında Avrupa’nın somut olarak yapabileceği birçok şey olduğunu vurgulayan Thiollet, öncelikle İsrail’i daha güçlü şekilde kınaması gerektiğini söyledi.
Thiollet, AB’nin Ukrayna meselesiyle olduğu kadar Gazze ile de yakından ilgilenmesi gerektiğinin altını çizdi.
AB Komisyonunun Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansını (UNRWA) fonlamaya devam etme kararının iyi bir gelişme olduğunu belirten Thiollet, “Bana göre finansmanı askıya almak bir skandaldı. Amacımız her şeyden önce insanların yardımına koşmak olmalı.” dedi.
Thiollet, tüm üye ülkelerin aynı pozisyonda olmamasının İsrail üzerinde baskı kurulmasına engel olduğunu ifade ederek, “Aslında AB’nin karşılaştığı zorluk, Avrupa ülkelerini İsrail’den önce ateşkes talep etmek konusunda aynı çizgiye gelmeye ikna etmektir.” değerlendirmesini yaptı.
AB’nin kendi içerisinde İsrail-Filistin sorununun iki devletli çözüm temelinde nihayete erdirilmesi konusunda da fikir ayrılıkları bulunduğuna işaret eden Thiollet, bunun sonlandırılıp Filistinlilerin kendi ülkelerinde yaşamasının garanti edilmesi için müzakerelerin başlatılması gerektiğini vurguladı.
Thiollet, AB’nin elinde İsrail’le Ortaklık Anlaşması’nın askıya alınması, bu ülkeye silah ihracatının durdurulması gibi önemli araçlar olduğunu dile getirerek, “Soykırım yaptığından şüphe edilen bir devletle hiçbir şey olmamış gibi ekonomik ve askeri anlaşmalar yapmaya devam edemeyiz. Bunu yapmaya devam edersek kendimizi bu durumun suç ortağı olarak bulabiliriz.” dedi.