Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Avrupa Liderlik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Köksal, Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Alper Utku ve CEO Direktör Bülent Çetinkaya’yı kabul etti.
Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre kabulde, Cumhurbaşkanı Tatar’a üniversite ve yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verildi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, kabuldeki konuşmasında, iki devletlilik politikasını tüm dünyaya anlatmaya çalıştıklarını ve bu politikanın altında egemenlik hakkının yattığını ifade ederek; “Kıbrıs’ta iki ayrı halk olduğunu bütün dünya biliyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar, 1571 yılına dayanan tarihimizde Osmanlı Devleti’nin adadan çekilmesiyle buradaki dengelerin değiştiğini belirterek, İngiliz döneminde Yunan adalarından Kıbrıs’a nüfus akışı olduğunu, ancak kendi kimliği, dini, dili ve gelenekleriyle burada ayrı bir halk olduğunun 1960 anlaşmalarında da açıkça ifade edildiğini anımsattı.
İngiltere’nin adadan ayrılırken, egemenliği iki ayrı halka devrettiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının uğradığı soykırım ve esaret sonrasında kendi devletini kurduğunu kaydetti.
Rumlarla bir ortaklık devletinin kurulmasının mümkün olmadığını, iki tarafı da ortak bir noktada ve çıkarda buluşturacak bir mekanizmanın olmadığını, zorlamayla bir çözüm sağlamanın da mümkün olamayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar; iki devletli çözümün adil, sürdürülebilir ve rasyonel olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Tatar, uzun vadeli bir mücadele verildiğini ifade ederek kutsal davamızı savunmak amacıyla tüm dünyaya ve Avrupa’ya yönelik akademik içerikli kitaplarla, makalelerle ve çeşitli yayın organlarında tüm bunlara yer verilmesinin yararlı ve değerli olduğunu söyledi.
Bu gibi çalışmaları çok önemsediğini belirten Tatar, bilime dayalı akademik açıklamaların, milli dava ve yürütülen siyasete güç sağladığını kaydetti ve üniversite çalışanlarına başarılar diledi.
İki egemen eşit devlet ve Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünün olmazsa olmaz olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar şunları kaydetti:
“Altını çizerek söylüyorum. Biz de antlaşma istiyoruz. Bu antlaşmanın, iki ayrı egemen eşit devlet temelinde olması gerekiyor. Avrupa Birliği içerisinde sağlanan kolaylıklar çerçevesinde her iki devlet, iş birliğinden faydalanabilir. İki egemen eşit devlet ve Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğü, bizim olmazsa olmazımızdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğü olmadan, bizim AB içerisinde geleceğe güvenle bakabilmemiz mümkün değildir.”