Bir annenin feryadı vardı bugün , yeter diyordu artık yeter, bunca yıl bu çile bu keder, ne dalı kalmıştı tutunacak, nede dalına tutunacak gücü, çocuklarına sarılmıştı hep, büyüttüğü koruduğu kolladığı çocuklarına.
Eyvallah etmezken hayat ona ,eyvallahı yoktu onun hayata, bir annenin feryadı vardı bugün, saçlarından dökülüyordu aklar, tel tel, sele kapılmış azgın sular gibi, savruluyordu evinin duvarlarına tüm acıları, duvarlar gözyaşlarıyla boyalıydı, bahçesinde kırık dökük eski bir salıncak sallanıyordu ,paslı zincirlerine vurarak , ve kapısının önünden bile geçmiyordu, bir zamanlar o çok sevdiği adam.
Bir annenin feryadı vardı bugün, hava soğuktu yerlerde çamur , çocuklarının eli ayağı buz gibiydi, çalı çırpı topluyordu ısınmak için, için için yanarken geçmişi, onun seçimi olmadı hiçbir zaman, ne bulduysa oydu hep şükrettiği.
Bir annenin feryadı vardı bugün, günlerden kahır aylardan eziyetti, sağır kalmıştı ona tüm şehir, ne geleni vardı ne de gideni, ne hal soranı ne de hatır ,yalnızlık çökmüştü evine, evine ocağına, kucağında taşıyordu umudunu, unuttuğu bir sevdadan geriye kalan, üç çocuğundan biri umudu.
Bir annenin feryadı vardı bugün, hayat ondan vazgeçerken o hayattan vazgeçmişti zaten, bazen de annesini özlüyordu , öpüyordu kokluyordu , o el bezini , nakış nakış işlenmiş bir elbeziydi annesi kokan.
Bir annenin feryadı vardı bugün , çocukları açtı bahtı kara , son sofrasını kuracaktı belki çocuklarına , kuru bir ekmek biraz tuz , bir öğünde böyle geçecekti , elleri başında kafasını sallıyordu, yokluğu belli etmemek için, aslında her gece aç yatarken, ben tokum diyordu çocuklarına.
Bir annenin feryadı vardı bugün, hava soğuktu yerler çamur , toprak çekiyordu ayaklarını, rutubet vurmuştu gözlerine, hastaydı bakışları, melekler konmuştu omuzlarına , nasıl bilirdiniz derken hoca, hep beraber , iyi biliriz diyordu , hiç tanımadığı görmediği insanlar, ve gökyüzü ağlıyordu bugün, bugün bitiyordu acılar…