Bertan Zaroğlu, Hataylı bir ailenin çocuğu olarak yaşadığı Kuzey Kıbrıs topraklarında, Yeniden Doğuş Partisinden Milletvekili oluncaya kadar kimsenin tanımadığı bir şahısken bir anda ülke gündemine oturdu.
Yeniden Doğuş Partisi Meclise girince, parti başkanı Prof. Dr. Erhan Arıklı’nın söylemleri diğer partilerde tedirginlik yaratmaya başladı. Arıklı, yıllarca ülkeyi yönetmiş partilerden farklı söylemlerde bulunmaya ve halkın sorunlarını gerçekçi bir şekilde gündeme getirmeye başlayınca, rakip partiler siyasi ayak oyunlarına başladılar ve Arıklı’yı yok etmenin yolunu en zayıf halka olarak gördükleri Bertan Zaroğlu’nu seçtiler.
Genç Milletvekili rakip partilerden gelen liderlik hayaliyle bir anda kendisini farklı yerlerde görmeye başladı. Arıklı’nın “Sabırlı ol, gençsin, oyunlara gelme, gelecekte bu partinin başkanı sen olabilirsin” telkinlerini hiçe sayarak bir anda kongrede genel başkan adayı olarak ortaya çıktı.
Zaroğlu, aslında başka partilerin piyonu olarak, aldatıldığını, kandırıldığını, asıl hedefin Arıklı’yı yok etmek olduğunu anlayamadı veya anlamak istemedi. Kongrede 2200 oy alarak çok güçlü şekilde gelecek dönemlerin genel başkanı olma fırsatı varken, o bunları göremedi ve başkana karşı gelerek partiden ayrıldı.
Zaroğlu, parti kurmasına rağmen 23 Ocak seçimlerine başka partiden Milletvekili adayı olarak seçimlere girerken Yeniden Doğuş Partisi kongresinde aldığı oyların kendisine hiçbir faydasının olmadığını görerek acı bir ders yaşamış oldu.
Yeniden Doğuş Partisinden kopmalar devam etmekte ve her kopanı aynı akıbet beklemektedir. Siyasette vefa çok önemlidir, toplumda hiç bilinmeyen birileri durumundayken, Yeniden Doğuş Partisi sayesinde bilinen kişi olmanızın karşılığı, yaratıldığınız partiye ihanet olmamalıdır.
Bertan Zaroğlu, siyasette piyon olmanın acı bir örneğidir, diğerlerine ders olmalıdır. Atalarımız bu konuda ne demiştir “TAŞ YERİNDE AĞIRDIR.”
TEBESSÜM: İDAM MAHKUMU VE ZAMAN.
Hücre arkadaşıyla helalleşen idam mahkumu, sabah ezanından önce alınıp götürülür. Bir süre sonra hücreye getirilir. Hücre arkadaşı sevinçli bir şaşkınlıkla:
“Demek asmaktan vazgeçtiler.” Der
“Hayır ama” deyip anlatmaya başlar.
“Son arzumu sordular. Sultan’ın Arap atına Arapça öğretmek için bir yıl süre istedim. Sultan’ın hoşuna gitti ve şimdilik idamımı ertelediler.”
Hücre arkadaşı:
“Yahu arkadaş, hiç at Arapça öğrenir mi?”
“Öğrenemeyeceğini ben de biliyorum ama bir yıllık zaman kazandım. Bu bir yılda. Ya at ölür ya Sultan ölür. Ya da bakarsın at Arapça öğrenir