Devleti devlet yapan, sahip oldukları rejimdir. Her devletin yönetim şeklini belirleyen rejimleri o devletin varlığı-birliği ve bütünlüğüyle ilgilidir…
Mutlakıyet, monarşi ve cumhuriyet kavramlarına bakınca en ideal yönetim şekli CUMHURİYETTİR…
“Cumhuriyet” kelimesi ise bize Arapça “cumhur” kelimesinden geçmiştir. “Cumhur” toplu halde bulunan halk demektir. “Cumhurî” ise, cumhura, “millete, halka mahsus” (Devellioğlu, 1984: 177).
29.EKİM 1923’ten Atatürk’ün devleti yönetimine getirdiği ilkeleri çizilmiş, bu ilkeler çerçevesinde inkılâpları oluşmuş, İRSÎ yönü olmayan, devletimizin temelini oluşturmuş yönetim biçimi içinde;
Türkiyem 100. yılında cumhuruyla (halkıyla) başkanıyla beraber cumhuriyetimiz !.. “Türkiye’de Cumhuriyet, “ millet egemenliği” üzerine kurulmuştur. Atatürk ve Cumhuriyet, birbirini tamamlayan iki kavramdır.
Cumhuriyeti anlamak için Atatürk’ü, aynı şekilde Atatürk’ü anlayabilmek için de tam ve sağlam temellerden hareket ederek, cumhuriyeti tanımak gerekir…” (Parlakyıldız. 2003)
Aşağıda, akademisyen Prof. Dr. Umay Türkeş Günay’ın yorumu önemli !..
“Son Osmanlıların bize bıraktığı miras maalesef budur. I. Dünya Savaşı sonrasında hem Kurtuluş Savaşı hem de Cumhuriyet’in kuruluşundaki fedakârlık ve feragatin boyutunu idrak edemeyen Atatürk ve Cumhuriyet’in kuruluş yıllarını kendi küçük ikballeri için karalayan kişileri ve dedemin mirası diye Türkiye Cumhuriyeti’nden toprak talep ederek yargıya taşıyan hanedan torunları, şehit ve gazilerle birlikte soğuktan-açlıktan ölen insanların özellikle çocukların da haklarının mirasçısı olduklarını hatırlamalıdırlar.
Yakup Kadri’nin Ankara romanında Neşet Sabit gazeteci-yazar, Selma Hanım ev hanımı-hemşire, okul yöneticisi ve sporcu Yıldız Hanım Cumhuriyet’in aydınlık geleceğinin temsilcileri olarak resmedilmiş,onların gözünden, onların dilinden Batı medeniyetine ulaşılabileceği tasavvuru anlatılmıştır.
O dönem halkın ifadesi ile Gâzi sıfatıyla anılan Atatürk’ün herkesten uzak ve yüksekte yol belirleyici bir IŞIK huzmesi gibi tasvir edilmesi de dikkat çekicidir.
Tanzimat ile başlayan geri kalmışlığa çare arama Cumhuriyet’le birlikte ivme kazanarak devam etmiştir. Maalesef, 100 yılda göreceli çeşitli mesafeler alınmış olmasına rağmen lider ve zengin ülke konumu yakalanamamıştır.
“Hayatta en hakiki mürşit/yol gösterici ilimdir”; “Benim söylediklerim ilimle çelişirse ilimi tercih ediniz.”; “Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesi olmalıdır.” gibi önemli ve hayati vasiyetler bırakan Büyük Atatürk’ün ardından
Cumhuriyet döneminde Atatürk’ün eksikleri ve zaafları görmesine rağmen halkın hiçbir kesimini küçümsemeden, kimseyi yargılamadan, dışlamadan eksiler yerine artılardan hareketle bütünleşme ve paylaşarak destekleyerek gelişme ve değerlendirme üslubu maalesef çevresindekiler tarafından benimsenmemiştir.
İnsan kalitesini yükseltmek 21. yüzyılda en büyük ihtiyacımız diye düşünüyorum. Siber çağ ve küreselleşme hem hayatın hem de anlamlar değerler kurallar bütününü değiştirmekten öte tarumar etmekte. Bu oluşumun başında olanlar bile yapay zekâları yönetip yönetemeyeceklerini bilmemekteler. Şekillerle uğraşmayı bırakarak özü kavrayıp oyunun oyuncuları arasına girmek gerekir:
Şeyh Eminler Adnan Oktar’a, Nuri Hocalar FETÖ’ye dönüşürken evlatlarımız çalınmaya istismar edilmeye devam edecektir. Cumhuriyet’in aydınlık yüzü kabul edilen Neşet Sabit, Selma Hanım, Yıldız Hanım, bilgi üreten, keşif yapan, bilgi ve vizyon sahibi olmadıkça yeni yüzyılı doğru okumadıkça Cumhuriyet’in dramına su taşıyanlar olarak kalacaktır. “ (Umay Türkeş Günay: )
Umay Türkeş Günay hocamızın değerlendirmesine, edebice bakışına yorum sizden gelsin..
“100 yıl önce çocuklar gibi şendik…100 yıl önce yedi düveli, emperyalizmi yendik…
*100 yıl önce kederde, kıvançta ortak bir ulus oluşturup, mazlum ülkelerin umudu, etrafı dostane paktlarla çevrili saygın bir devlet kurmuştuk. 100 yıl sonra bir yandan aramızda ve bir yandan bazı bölge ülkeleriyle didişmeye kalktık…
*100 yıl önce uluslaşma sürecinde, ortak dilimizi üzerine titreyerek iyi konuşma ve yazmanın derdindeydik. 100 yıl sonra yabancı dilleri konuşma ve yazı dilimize sokmayı marifet sayar olduk…”https://www.turkishnews.com/tr/content/2023/10/26/100-yil-once-100yil-sonra/
Yukarıdaki alıntımızda güncel üç değerlendirmeyle 100 yıl önce ve sonraki gözlem dile getirilmiştir.
29 EKİM 2023 Cumhuriyet Bayramı’mızın 100. YILI ülkemize ve tüm TÜRK Dünyasına kutlu olsun, nice bayramlara birlik beraberlikle…
Cumhuriyeti bize yaşatıp da insan olmanın bilincini insan diye bize verenlere; Atatürk ve silah arkadaşlarına minnet ve şükran borcumuz var, saygıyla–rahmetle anıyoruz…
Nice 100. Yıllara TÜRKİYEM !.. KKTC’den SEVGİLER…
Kaynakça: Ferit Devellioğlu, 1984. Osmanlıca Türkçe Sözlük Hayrettin Parlakyıldız. 03 Ocak 2003 AYK adına Bursa- Karacabey Konferansı. Noyan Umruk. https://www.turkishnews.com/tr/content/2023/10/26/100-yil-once-100yil-sonra/ Umay Türkeş Günay. Ankara Romanı ve Cumhuriyet’in Dramı https://www.akademikakil.com/yazarlar/