Kelime Yazımlarının Ciddiyeti Kaybolursa …!?
Bu hafta, Yazma Eğitimi içinde yer alıp da ilkokul 1.sınıftan itibaren ilkokuma-Yazma eğitiminde başlatıp verdiğimiz, yazma alışkanlığının yanında LİSANS eğitimi de dahil 15-16 yıllık eğitimde Türkçe, Türk Dili, Kompozisyon, Türk Dili Edebiyatı dersi de dahil verilen YAZIM tekniğini yerine oturtamadık ya “helâl olsun” bizlere !?..
Yalnız bu “helâl olsun” söylemi yalnız bizlere mi ? hayır … Lisans aldığını söyleyip “yüksek yapıyorum” diyerek hava atan dilimizi doğru kullanamayan Araştırma (araştıramama) Görevlisi’nden tutun, yeni yeni doç-larla hava atan koçlara, prof olan OF-LARA da !?!..
Bizim bu konudaki duyarlılığımız sosyal medya içinde WhatsaAP-ı kullanırken bile her kime olursa olsun, MESAJ yazarken imlâ ve noktalamadaki yazım şeklimizi bilenler neden bu kadar duyarlı olduğumuzu, neden tüm öğretim elemanları dahil DOÇ-larla, prolu-paralı PROF-lara gönderme yaptığımızı anlayıp da bizi anlarlar mı, yoksa onu da test edelim derken ters–yüz ederler mi bilemem.…
Kelimelerin ciddiyetinin kaybolması; okullarda okur-yazarların çoğaldığı, okul sonrası okumaz-yazmaların “iş tuttuğu, parasal statü uğruna” kendi ciddiyetlerini kaybettikleri gibi kelimelerin ve EKLERİN de ciddiyetlerini önemsemedikleri bir gerçektir… Halbuki, insana ciddiyet kazandıran para değil, kullandığı kelimelerin ciddiyetidir. Kelimeleri seçer ve cümle oluştururken, keyfiyeti bir tarafa bırakabilirsiniz, bırakmazsanız keyfiyet de sizin yakanızdan düşmez, sizi sıra dışı hale getirir, kimliğiniz, kişiliğiniz ve toplumda kazandığınız statüleriniz, unvanlarınız, sıfatlarınız kalmaz, hep tartışılırsınız; yalakalarınız azalır, kendinizi güçsüz hissedersiniz ki, yalnızlık türküleri, şarkıları sizinle beraber gezer, peşinizi bırakmaz
Sözlü anlatımlarda doğru kullandığımız “DE ve Kİ” bağlama edatı ile hal (durum) eki “-de ve -ki” eklerini de yazılı anlatımda yerinde kullanamıyoruz… Kim bu kullanamayanlar ? okur-yazar olup da “sesli okuyamaz-doğru yazamaz” olan öğretmen, akademisyen unvanı alan hocalar…
AÇIKLAMA
- Çekim-hal EKİ olan “-de” ile bağlama edatı olan “de” nin yazılışı, TÜRKÇE cümle ve kelime kurmada etkin olduğu için bağlama edatı (bağlaç) ve “dahi” anlamına gelen “DE” ayrı yazılır, çünkü, hem kelimedir hem de cümleden çıkartıldıklarında cümlenin anlamı bozulmaz…
Hal (durum) eki olan ”-de” cümlede kullanılan kelimeden çıkartıldıklarında anlam bozulur ki bu da BİTİŞİK yazılır.
Örnekler:
Üstünüz-de bazı lekeler var.
“Yurt-ta sulh, cihan-da sulh”-Atatürk
“Dil-de, fikir-de, iş-te birlik” Gaspıralı İsmail
Dilinle birlikte elin de çalışsın (ayrı yazıldı).
Dikkat ! Ayrı yazılan “de, da” bağlama edatı “te, ta” şeklinde yazılmaz.
Kıbrıs Türklerinin kullandığı Türkçe’deki AĞIZda bu “-de ve DE” -da ve DA olarak da kullanılır ki bu da doğru değildir…
- EK olan “-ki” nin yazımı (imlâsı), iki ayrı görevde bulunur;
bunlardan biri ilgi zamiri yapar, mal-mülk anlamı taşır, iki ayrı görevi olan bu ek, kelimeden çıkarıldığında o kelimeden sonra gelen fiili de cümlenin bütününü de anlamsız kılar, bu nedenle BİTİŞİK yazılır.
Örnek: Senin-ki geldi. Sizin yazınız, Burcu’nun-ki-n-den güzel değil…
Diğeri; belirtme sıfatı yapar:
Örnek: Kolun-da-ki saati kaç liraya alın?
Bahçe-de-ki çocuklar çok neşeli.
Kelime olan, bağlama edatı (bağlaç) durumundaki “Kİ” ayrı yazılır, hem kelimedir hem de cümleden çıkartıldıklarında cümlenin anlamı bozulmaz.
“İnsanı insan yapan unsurlardan biri de kullandığı kelimeler dizisi ve dili kullanma becerisidir. Kelimelerin de bir ciddiyeti, bir haysiyeti, bir kimliği vardır; kelimelerin ciddiyeti kaybolursa, sözlü anlatımda argolar meydan alır !
İnsan zora girmeyi, zorlukla yaşamayı hiç sevmiyor; istiyor ki her şeyin kısası, kolayı olsun… Böyle bir anlayışla yaşamayı isteyenler; bedavacı, köşe dönmeci oluyor, onu benimsiyor da yemeğe, gezmeye, eğlenmeye, hava atmaya geldiği zaman her şeyin uzununu istiyor, bu da tabiatın doğasına uygun olmuyor… Zamandan tasarruf güzel, kelimeleri yerinde anlatımdan tasarruf çirkin…” (gazetevitamin.com)
Günümüzde teknolojinin işi kolaylaştırdığı doğrudur, ama insanı da robotlaştırarak, ruhsuz-dilsiz, kimliksiz kıldığı da doğrudur…
Aşağıda bu konuyla ilgili iki akademik kaynağı da sizlere öneriyorum.
- İmla Kılavuzları Üzerine Bir İnceleme (T.D.K.’nun yayınları 1928-1993) /
Yazar:HAYRETTİN PARLAKYILDIZ
Danışman: DR. ABDURAHMAN GÜZEL
Yer Bilgisi: Gazi Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı / Türkçenin Eğitimi ve Öğretimi Bilim Dalı
Konu:Eğitim ve Öğretim = Education and Training ; Türk Dili ve Edebiyatı = Turkish Language and Literature
Dizin:Alfabe = Alphabet ; Türkiye Türkçesi = Türkiye Turkish ; İmla = Spelling ; İmla kılavuzu = Spelling book - İmla Kılavuzu ile Türkçe Sözlük Arasındaki Uyumun Eğitime Yansıması Hayrettin Parlakyıldız ( Uluslararası Türk Dili Kurultayı, 2008. Ankara, Türk Dil Kurumu, 2013. 3697-3622 ss.)
Bu yazımızın konusundaki dikkatini bildiğim, Türkçe kullanımdaki duyarlılığını hep paylaştığım, dost-akademisyen ve yönetici KKTC’li arkadaşımıza teşekkürüm var…
Harf İnkılâbına uyalım, Türk ABECE’sini ve dilimizi doğru kullanalım; sizlere,
Girne’den “Türkçe Türkçe ve Atatürk’çe” SEVGİLERLE !?..
27.04.2024/ Dr. Hayrettin Parlakyıldız /Akademisyen, Araştırmacı-Köşe Yazarı
Girne / KKTC