Kıbrıs adası, varoluşundan itibaren Mısır, Hitit, Grek Kolonileri (Aka ve Dor), Fenike, Asur, Pers, Büyük İskender, Roma, Doğu Roma (Bizans), İslâm Devleti, İsaac Comneneus, İngiliz, Templier Şövalyeleri, Lusignan, Venedik, Osmanlı ve Britanya devletlerinin himayelerine veya hâkimiyetlerine girdiği kabul edilmektedir.
Daha sonraları 1963 Kıbrıs Cumhuriyeti, sonrasında 1974 Barış Harekâtı ve 1983 yılından beri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti…
Bunlar işin resmi kısmı tabi ki…
Bizim asıl merak ettiğimiz soru:
Şimdi Kimin Kontrolünde?
Aslında bu sorunun cevabını biz de herkes gibi çok merak ediyoruz doğrusu.
Şöyle basit bir metafor ile başlayabilir miyiz çözüme mesela?
Bir hocamız “Bir ülkede hangi kültür hakim ise orası onun kontrolünde” derdi her dersinde, her dertlendiğinde…
Haksız da değil aslında galiba…
Biz de onun metaforu ile Kıbrıs’ımızı basitçe bir gezmek istedik Yeşilırmak’tan Karpaza…
Yıllarca dem vurduk hep ticaretin nerdeyse çok büyük kısmı neden Sterlin ile yapılmaktadır diye?
Yine ülkemizde trafik akışı niye İngiltere’deki gibi sol taraftan akmakta ve buna bağlı olarak araçlar İngiltere’deki gibi sağ direksiyon olarak tercih edilmektedir diye?
Başta Girne’de olmak üzere adadaki tabelaların nerdeyse çok büyük bölümünün İngilizce yazılmış oluşu bile hep rahatsız etti bizi açıkçası yıllarca.
Kullanılan yerel şivedeki çekim ve yapım eklerinin nerdeyse büyük bir kısmının İngilizce’den kayma olduğunu her espiri sofrasında ve her akademik masada da dile getirdik ısrar ile yıllarca…
Tüm bu olumsuz nitelediğimiz kültürel durumu artık bir tarafa bıraktık nerdeyse…
Artık derdimiz değişti desek yeridir yani..
Ülkemizde artık sadece İngiltere’nin kültürel izleri değil birçok devletin ve kültürün izleri hatta mühürleri görülmeye başlamıştır hem de gözümüzün içine baka baka…
Karpaz’da Yahudi’nin Marinaları, Gaziveren’de gökdelenleri binaları, İskele’de yapay şehirleri, Lefkoşa’da Evangelist dayanışmaları ilk başta gözümüze çarpan İsrail yapılaşmalarıdır…
Eskiden Kıbrıs’ta “Rus” deyince aklımıza sadece Alayköy yolunda çoğunluğu Vakıf/Evgaf Malları üzerinde inşaa edilmiş olan sözde masaj salonu diye adlandırılan ama gerçekte Rus kökenli kadınların pazarladığı gece kulüpleri çalışanları gelirdi..
Ama artık Kıbrıs’ta “Rus” deyince aklımıza sadece gece kulüpleri çalışanları değil; Girne, Balapayıs, Arapköy ve civarındaki arazileri çok büyük paralara satın alıp “New Rusia in Cyprus” oluşturmaya çalışan, bölgedeki ciddi gayrimenkul yatırımcıları aklımıza ve önümüze gelmekte nedense..
Diğer taraftan kendi ülkelerinde dini hassasiyetlerinin nerdeyse hiç olmadığını öğrenmiş bulunduğumuz Zimbabwe çoğunluklu sözde öğrenci gruplarının bodrum katlarında hiçbir yetkili makamdan izin almadan, bilgi vermeden ve kaynağı belli olmayan paralar ile açmış oldukları ve sadece benim bildiğim onlarca sözde Kilise veya ibadethanelerinin görüntüleri…
Tam da binlerce şehit verilerek kurduğumuz ülkemizdeki Karpaz Klisesi’nin yanına mescit açma salahiyetine sahip olup olmadığımızın tartışıldığı bu günlerde…
Tüm bunların yanında ülkemizde mantar gibi çoğaltılan Yahovacılar’ın, Cambadcılar’ın, Bapomedciler’in faaliyetleri de hariç…
Şimdi dönüp hızlıca bir baktığımızda; ilk bakışta ülkede hangi kültürler hakim olma yolunda sizce?
İlerleyen, çoğalan ve gelişen kültürler kimler mesela?
Zenginleştirilen, büyütülen ve yaygınlaştılan kültürler kimler ya da?
Konuştuğumuz herkes tehlikenin farkında ama nedense kimse “Kral Çıplak” demiyor, diyemiyor veya bu konudaki duyarlılık damarlarımız cımbızlanmış birileri tarafından..
O zaman yazının sorusunu şimdi hep beraber soralım:
KKTC Kimin Kontrolünde?